hassaten anlamı zf. (ha'ssaten) esk. Ayrıca, özellikle, bilhassa: "Bu bazı demagogların, hassaten, seçim propagandalarında kullandığı boş laflardan biri değildir." -Y. K. Karaosmanoğlu.
hassaten eş anlamlısı
ayrıca zf. (ayrı'ca) 1. Ayrı olarak, başkaca: "Adamın biri, el yüz yıkamak için odaya bir leğenle ibrik getirmiş, ayrıca bir tepsi de kahvaltılık yiyecek hazırlamıştı." -İ. O. Anar. 2. Ayrı bir önem verilerek: Bu bitki oralarda ayrıca yetiştirilir. 3. Bundan başka: "Ayrıca yeni atlattığı zatürre onu iyice güçten düşürmüştü." -E. Şafak.
bilhassa zf. (bi'lhassa) Özellikle: "Koyu yeşil çuhalı uzun masanın başında sessiz, üzüntüden, heyecan ve bilhassa uykusuzluktan bitkin." -N. S. Örik.
özellikle zf. (özelli'kle) Özel olarak, her şeyden önce, başta, hele, bilhassa, hususuyla, bahusus, mahsus: "Evde, özellikle yaz ve güz aylarında çeşit çeşit kadınlar çalışırdı." -A. Ağaoğlu.
"hassaten" için örnek kullanımlar
kişi); "Haydi gidiniz oğlum, yolunuz açık olsun", "Dersimliler'e ve hassaten Seyid Kasım Ağa'ya selam söyle" diyerek suçsuz kararı vermiştir. Kaynak:Nuri Dersimi
mensiyyen kalıbdur ve onunla adanmak yahut ana mensûb olmak key horluk ve hakaret olıbdur, hassaten memâlik-i Rûm'da, zîrâ hâzık tabîbleri az kaldı. Kaynak:Kitabu'l-Müntehab
Bunun diğer maddi ve fiziki kıymetlerinden başka hassaten itaatkârlığı, hükümet ve milletime; kanunlarına riayeti sayesinde malıdır Kaynak:Rüştü Erdelhun