Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü
andal anlamı
1. Bahçe, bağ ve bostanda sulamayı kolaylaştırmak için, toprağın eğimine göre ayrılmış parçalar, maşala, evlek. 2. Evlek sınırı. 3. Bahçe ve bostanlarda evlekler arasındaki su yolu, ark. 4. Sulanan tarla veya bostanda evleklerin suyla dolması, göllenmesi hali: Bahçe andallanıncaya kadar suyu kesme. 5. Pirinç ekmeye elverişli akıntısız, sulak yer, bataklık. 6. Fındığın dövülme zamanı yapılan 40-50 cm. yüksekliğinde ve 80-100 cm. enindeki kabuklu fındık yığını. 7. Tırpan veya makine ile biçilen ekin sapı yığını: Tarlada üç andal ziyan olmuş. 8. Orman içindeki ince uzun mera.
andal anlamıSersem, budala: Ahmet bu sıralarda andallaştı.
Falaka *Bayındır -İzmir
*Kangal -Sivas
andal anlamıFilan, falan: Sofraya ekmek, kaşık, andal geldi mi?
Karahisar *İncesu -Kayseri
andal anlamıSeyrek, aralıklı yapılan iş veya dikiş: Ahmet tarlasını andal sürmüş.
Başveren *Darende -Malatya
-Sivas
andal anlamıBağ, bahçe sulamak için yapılan hendek, ark.
Ulukışla *Bor Niğde
andal anlamıÜzüm bağlarında evlek sırası
Elâzığ ve yöresi
andal anlamıDerin su kanalı (Çayağzı)
Kırşehir