acemi sf. 1. Bir işin yabancısı olan, eli işe alışmamış, bir işi beceremeyen:
"Belli ki her şey, hem de en acemi tarafından, işlerin nihayetinde uydurulmuş, zekâsız mizansenlerden ibaret." -N. F. Kısakürek. 2. İşinde, mesleğinde yeni olan, toy:
"Acemi balıkçının ağından balıklar nasıl kaçarsa sen de zamanları öyle kaçırdın." -N. Hikmet. 3. Bir yere, bir şeye yabancı olan:
"Anlaşılan sen İstanbul'un acemisi olmalısın." -O. C. Kaygılı. 4.
is. tar. Saraya yeni alınmış cariye.
ham sf. 1. Yenecek kadar olgun olmayan (meyve), olmamış:
Ham elma. 2. İşlenmemiş (madde):
Ham petrol. 3. İdmansız:
Ham vücutla ancak bu kadar koşabilirim. 4.
mec. Gerçekleşme kolaylığı veya imkânı olmayan:
Ham hayal. Ham teklif. 5.
mec. Kaba, toplum kurallarını bilmeyen, incelmemiş:
Ne ham adam!