bitirmek (-i) 1. Bitmesini sağlamak, sona erdirmek, tüketmek, tamamlamak, sonuçlandırmak:
"Bu işi sonuna kadar bitirmek lazım." -P. Safa. 2. Güçsüz düşürmek, bitkin duruma getirmek, yormak:
"Onu en çok bitiren Filistin, Irak cepheleri oldu." -A. Gündüz. 3. Onulmaz duruma getirmek, mahvetmek:
"Yetişir koştuğum aşkın peşi sıra / Bitirdi beni bu içki, bu kumar" -C. S. Tarancı.
tamamlamak (-i) 1. Eksiksiz, tamam duruma getirmek, bütünlemek:
"Rehberim sille, tokat hatta asker süngüsü, bir hayli darbe yedikten sonra işini tamamladı." -N. F. Kısakürek. 2. Bitirmek:
"Bu, otuz yaşına gelmeden altmışını tamamlamış sıska bir gençti." -Ö. Seyfettin.