iskele anlamı İt..scala
1. Deniz taşıtlarının yanaştığı, çoğu tahta ve betondan yapılmış, denize doğru uzanan yer: § "
... bunlar gelir gelmez aza çoğa bakmayıp hemen pazarlığı keserek meddahın dahi eline birkaç altın sıkıştırdıktan sonra esirci ile beraber Üsküdar'ın büyük iskelesine indi." -Ahmet Midhat Efendi, Dünyaya İkinci Geliş, 10. § "
Bu yer vapurun iskeleden yana tarafı idi." -Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Gençlik ve Edebiyat Hatıraları, 98. § "
Kaptanın evvelce haber verdiği cihetle vapurdan rıhtıma uzatılmış iskelenin medhalinde biri iskemleye oturmuş..." -Sami Paşazade Sezai, Bütün Eserleri II, 122. § "
Anlaşıldı mı efendim, istikamet Yemiş İskelesi, marş marş herifleri denize mi dökeceğim." -
Reşat Nuri Güntekin, Yaprak Dökümü, 37. § "
Yarın saat birde... İskelede." -Peyami Safa, Sözde Kızlar, 117. § "
Mermerli'de veya iskelede, deniz kenarlarında vakit geçiriyorlardı." -Ahmet Hamdi Tanpınar, Huzur, 30. §
"ilk defa olarak serbest çıktım. Araba ile vapur iskelesine indik." -Ziya Gökalp, Ziya Gökalp'ın Mektupları, 432
. § "
Silifke Taşucu iskelesinde indirmiş, sonrada onların denizle ilişkisini kesip, bir Tarsus çiftliğine götürmüştü" -Adalet Ağaoğlu, Başka Karşılaşmalar, 19. §
"Ertesi sabah iskeleden vapura binerken Sultan Hamid'in hususi tabiplerinden ve yakınlarından Mukim Paşa'ya tesadüf etti." -Ahmet Rasim, Muharrir Bu Ya, 357. §
"İskeleye son ayak basan bendim. "-Necip Fazıl Kısakürek, O ve Ben, 80. §
"Hatta sonunda filikayla kıyı arasında cesetlerde bir iskele olmuştu."-Buket Uzuner, Uzun Beyaz Bulut (Gelibolu), 94. § "
Adapazarı'nda bir sokağın adı "Sait Faik Sokağı" olacakmış, İstanbul'da Burgaz adasının iskele meydanına da "Sait Faik Meydanı" denecekmiş, bunlara sevindim, çok iyi." -Nurullah Ataç, Dergilerde Deneme, 210. 2. Kıyıya yanaşan deniz aracına doğru uzatılan eğreti küçük köprü veya gemiye çıkmayı sağlayan merdiven: §
"Yolda bazen iskelelere rastlıyor, herhâlde korkudan olacak, onları görünce büyük bir azimle yürümeye devam ediyorduk." -Buket Uzuner, Uzun Beyaz Bulut (Gelibolu), 73. 3. Vapur uğrağı olan şehir veya kasaba. 4. İçerlerde bulunan bir yerin kendine en yakın olan deniz taşıtı uğrağı veya demir yolu durağı. 5. Yapıların dışında sıvama, boyama veya onarım için keresteden kat kat kurulan, çalışma sırasında üstüne çıkılan çatkı. 6. Geminin sol yanı. 7.
sin. Işıkların yerleştirilmesi, ışıkçıların dolaşabilmesi için stüdyolarda tavana yakın yerde duvarı çepeçevre saran çıkıntı.