anlaşma is. 1. Anlaşmak işi:
"Konuşmadan başka anlaşma aracı yok mu?" -N. Uygur. 2. Devletler arası siyasal, ekonomik, kültürel vb. alanlarda yapılan uzlaşma ve bu uzlaşmanın tespit edildiği belge, uyuşma, itilaf, antant, konvansiyon:
"Ukrayna ile Türkiye arasında anlaşma yapıldı." -N. Hikmet. 3. Sözleşme:
"Babasıyla arasında gizli bir anlaşma vardı." -A. Ümit.
uzlaşma is. Uzlaşmak durumu, uyuşma II, uzlaşı, uzlaşım, mutabakat, konsensüs:
"Yoksa mutlu bir şansla bir uzlaşma olacak, bu da yumuşak bir tasfiyeye imkân bırakacak mıydı?" -T. Buğra.