anlaşmak (nsz) 1. Düşünce, duygu, amaç bakımından birleşmek, antant kalmak:
"Bakın böylesine bir dilimiz olmasaydı, nasıl anlaşacaktık şimdi?" -N. Uygur. 2.
(-le) Sözleşmek, sözleşme imzalamak.
bağlaşmak (nsz, -le) Bir şey yapmak için birbirine antlaşma veya sözleşme ile bağlanmak, ittifak etmek.
uyuşmak(I)
(nsz) Soğuk, basınç vb. yüzünden vücudun bir yerinde, duygu ve hareket geçici olarak azalmak:
"Öğle yemeğinden sonra sinirlerim uyuştu, ufak bir uyku kestireyim, diye kompartımanımda uzandım." -A. Haşim.
uyuşmak(II)
(nsz, -le) 1. Her konuda birbirine uymak, imtizaç etmek:
"Sanat edebiyat açısından, derginin politikasıyla tam uyuşmasa da burada tek satırıma ilişmediler." -A. Ağaoğlu. 2.
(nsz) Bir iş, düşünce, görüş vb. üzerinde anlaşmaya varmak, uzlaşmak, mutabık kalmak:
"Edirne dayanıp dururken biz İstanbul'da düşmanla pazarlık edeceğiz, uyuşacağız öyle mi?" -Y. K. Karaosmanoğlu.