kabahatli anlamı sf. Kabahati olan, kusurlu, suçlu, töhmetli: "Biz o zaman bu sözleri en kötü bir biçimde manalandırarak hanımı kabahatli bulmuştuk." -H. R. Gürpınar.
Türkçe - İngilizce
kabahatli anlamı sıfat 1) culpable 2) blameworthy 3) at fault 4) guilty 5) peccant 6) to blame isim 1) offender
kabahatli eş anlamlısı
suçlu sf. Suç işlemiş, suçu olan (kimse), kabahatli, mücrim: "Suçluların ani, delice hareketleri gizli kalabilirdi." -A. Gündüz.
Japon toplumunda kabahatli olmak ve bu kabahatin toplumca bilinir hale gelmesi çok büyük utanç sayıldığından zaman zaman uygulayanlar Kaynak:Seppuku
Grup üyeleri Dave`i ilgisizlikle suçlarken, Dave kabahatli olmadığını diğer elemanların sürekli kendisine soğuk davrandığını söylemiştir. Kaynak:Slayer