kaçak is. 1. Bir kaptan, bir borudan sızan gaz veya sıvı. 2. Gizlice kaçırılmış olan mal veya madde:
"Şu âlâ kaçaktan birer sigara sarar mısınız?" -S. M. Alus. 3.
sf. Bağlı bulunduğu yerden veya yasadan kaçan, uzaklaşan:
"Vapurda bir de kaçak Rus ailesi var." -A. Gündüz. 4.
sf. Yasaca yapılması yasak olan veya yapılması için gerekli izin alınmayan:
Kaçak kat. 5.
sf. Yasaca belirtilmiş gerekli gümrük ve vergileri ödenmeden bir yere sokulan veya bir yerden çıkarılan:
"Öyle olduğu hâlde kaçak sigaramla hâli unutmaya çalışıyordum." -S. F. Abasıyanık. 6.
zf. Yasalara, kurallara uymayarak, gizlice:
"Bütün harp müddetince babası ile İsviçre'de kaçak yaşadı." -A. Gündüz.