kamara anlamı İt..camera
1. Gemilerde oda: § "
Bavulumu kamarama bıraktıktan sonra güverteye çıkmış, bir aşağı beş yukarı dolaşıyordum." -Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Gençlik ve Edebiyat Hatıraları, 142. § "
Gemi içinde bulunanlarsa bu mevsimde karakol sefainine rast gelmek tehlikesi olmadığını bilerek, ferih ve fahur kamaralarında ikamet ederlerken..." -Ahmet Midhat Efendi, Hasan Mellâh Yahut Sır İçinde Esrar s. 51. § "
Hemen kamarama inmemi ve yarın akşam üzeri vapurun hareketine kadar oradan çıkmamamı tembih etti." -Sami Paşazade Sezai, Bütün Eserleri II, 122. § "
kamara: Gemide oda." -Ahmet Vefik Paşa, Lehçe-i Osmani. § "
Kamarada etrafımı göremiyorum, arkadaşlarla konuşamıyorum." -Peyami Safa, Dokuzuncu Hariciye Koğuşu, 85. § "
O da alt kamaraya göz atmadan yukarısına çıkmaya razı olmuş." -Ahmet Hamdi Tanpınar, Huzur, 75. § "
Tenha ve muntazam yemek masalarında, dar kamara dehlizlerinde hâlâ dolaşıyordu." -Ruşen Eşref Ünaydın, Bütün Eserleri, 41. § "
Üç küçük kamara ile minimini bir saloncuğu var." -
Reşat Nuri Güntekin, Eski Hastalık, 17. § "
Öbür gün vapurda, hele kalabalık zamanlarında, yan kamaralarda oturmaktaki sakıncadan söz ediliyordu." -Ahmet Rasim, Eşkâl-i Zaman, 155. § "
Sağda ve dipte, yolcu kamaralarına inen kaporta." -Necip Fazıl Kısakürek, Sabır Taşı, 170.2. İngiltere yasama meclisi.