kamu ne demek?
- 8 sözlük, 8 sonuç.BSTS / Bilgisayar Terimleri Karşılıklar Kılavuzu
kamu anlamı
bakınız» genel
bakınız» genel
BSTS / İktisat Terimleri Sözlüğü
kamu anlamı
bakınız» kamu kesimi
bakınız» kamu kesimi
BSTS / Medeni Hukuk Terimleri Sözlüğü
kamu anlamı
âmme. ~ düzeni: âmme intizâmı. ~ töresi: âmme hukuku. ~ tüzel kişiliği: âmme hükmî şahsiyyeti. ~ yararı: âmme menfaati, maslahat.
âmme. ~ düzeni: âmme intizâmı. ~ töresi: âmme hukuku. ~ tüzel kişiliği: âmme hükmî şahsiyyeti. ~ yararı: âmme menfaati, maslahat.
BSTS / Toplumbilim Terimleri
kamu anlamı İng. public Osm. amme Fr. public
Topluluk oluşturucu ortak çıkarlar çevresinde oluşan ve üyeleri bu ortak çıkarlar konusunda karar birliğine ulaşmak için etkileşimde bulunan toplumsal kesim.
Topluluk oluşturucu ortak çıkarlar çevresinde oluşan ve üyeleri bu ortak çıkarlar konusunda karar birliğine ulaşmak için etkileşimde bulunan toplumsal kesim.
Güncel Türkçe Sözlük
kamu anlamı
is. 1. Halk hizmeti gören devlet organlarının tümü. 2. Bir ülkedeki halkın bütünü, halk, amme: "Çevre koruması sorunları İsveç kamusunun bilincine ve hatta bilinçAltına sinmiş." -H. Taner. 3. sf. esk. Hep, bütün: "Biz kimseye kin tutmayız / Kamu âlem birdir bize." -Yunus Emre.
is. 1. Halk hizmeti gören devlet organlarının tümü. 2. Bir ülkedeki halkın bütünü, halk, amme: "Çevre koruması sorunları İsveç kamusunun bilincine ve hatta bilinçAltına sinmiş." -H. Taner. 3. sf. esk. Hep, bütün: "Biz kimseye kin tutmayız / Kamu âlem birdir bize." -Yunus Emre.
Kişi Adları Sözlüğü
Kamu anlamı Köken: T.
Cinsiyet: Erkek
1. Bütün, hep. 2. Halk.
Cinsiyet: Erkek
1. Bütün, hep. 2. Halk.
Tarama Sözlüğü
kamu anlamı
1. Bütün, hep, her. 2. Herkes
1. Bütün, hep, her. 2. Herkes
Türkçe - İngilizce
kamu anlamı
isim
1) public
sıfat
1) public
isim
1) public
sıfat
1) public
kamu eş anlamlısı
amme
is. Kamu.
is. Kamu.
bütün
sf. 1. Eksiksiz, tam: "Size bütün bir kış için kuru ot temin edecek." -N. Hikmet. 2. Çok sayıdaki varlık ve nesnelerin hepsi: "Bütün civar köylerde onu sevmeyen yoktu." -Y. K. Karaosmanoğlu. 3. Bozuk olmayan (para): Bütün para. 4. Parçalanmamış. 5. is. Birlik, tamlık: "Şiirde bir bütünün lüzumuna inananlar bile mısralar arasında birtakım aralıklar kabul eder." -O. V. Kanık.
sf. 1. Eksiksiz, tam: "Size bütün bir kış için kuru ot temin edecek." -N. Hikmet. 2. Çok sayıdaki varlık ve nesnelerin hepsi: "Bütün civar köylerde onu sevmeyen yoktu." -Y. K. Karaosmanoğlu. 3. Bozuk olmayan (para): Bütün para. 4. Parçalanmamış. 5. is. Birlik, tamlık: "Şiirde bir bütünün lüzumuna inananlar bile mısralar arasında birtakım aralıklar kabul eder." -O. V. Kanık.
halk
(I) is. 1. Aynı ülkede yaşayan, aynı kültür özelliklerine sahip olan, aynı uyruktaki insan topluluğu, folk: Türk halkı. 2. Aynı soydan gelen, ayrı ülkelerin uyruğu olarak yaşayan insan topluluğu: Yahudi halkı. 3. Bir ülke içerisinde yaşayan değişik soylardan insan topluluklarının her biri: Bağımsız Devletler Topluluğunun halkları. 4. Belli bir bölgede veya çevrede yaşayanların bütünü: "Bütün köy halkı orada idi." -Ö. Seyfettin. 5. Yöneticilere göre bir ülkedeki yurttaşların bütünü, kamu: "Bilmiyorlar ki halk, halkın diliyle konuşan sanatkârla birliktir." -O. V. Kanık.
(I) is. 1. Aynı ülkede yaşayan, aynı kültür özelliklerine sahip olan, aynı uyruktaki insan topluluğu, folk: Türk halkı. 2. Aynı soydan gelen, ayrı ülkelerin uyruğu olarak yaşayan insan topluluğu: Yahudi halkı. 3. Bir ülke içerisinde yaşayan değişik soylardan insan topluluklarının her biri: Bağımsız Devletler Topluluğunun halkları. 4. Belli bir bölgede veya çevrede yaşayanların bütünü: "Bütün köy halkı orada idi." -Ö. Seyfettin. 5. Yöneticilere göre bir ülkedeki yurttaşların bütünü, kamu: "Bilmiyorlar ki halk, halkın diliyle konuşan sanatkârla birliktir." -O. V. Kanık.
halk
(II) is. (l ince okunur) esk. Yaratma.
(II) is. (l ince okunur) esk. Yaratma.
hep
zf. 1. Hiçbiri dışta tutulmamak veya eksik olmamak üzere, bütün, tüm olarak. 2. Sürekli olarak, her zaman, daima: "Hep böyle canına yandığımın, hep geç kalırım, hep treni kaçırırım." -N. Hikmet.
zf. 1. Hiçbiri dışta tutulmamak veya eksik olmamak üzere, bütün, tüm olarak. 2. Sürekli olarak, her zaman, daima: "Hep böyle canına yandığımın, hep geç kalırım, hep treni kaçırırım." -N. Hikmet.
"kamu" için örnek kullanımlar
Kazakistan, bu 7 dönüm arazide kamu binası yapılması koşulu koyuyor.
Kazakhstan, a condition that makes seven acres of land to public buildings.
Kaynak: turizmguncel.comKamu olarak biz birçok yatırım yaptık.
We have invested in public a lot.
Kaynak: yirmidorthaber.comMimarlar Odası'nın Kamer İnşaat'ın yıkım projelerine karşı açtığı kamu davası kaybedilmişti.
Construction, demolition projects, a public lawsuit filed against the Chamber of Architects Kamer lost.
Kaynak: bianet.orgKaçak akaryakıt ya kamu kurumlarına bedelsiz tahsis edilerek ya da satışı yapılarak tasfiye edilecek.
Leakage or sale of fuel or disposed of by public institutions will be allocated free of charge.
Kaynak: hurriyet.com.trDevlet üniversitesi, özel üniversite lerden farklı olarak kamu ya ait olan üniversite . Bu nedenle bazı ülkelerde kamu üniversitesi olarak
Kaynak: Devlet üniversitesi
Kaynak: Devlet üniversitesi
Kamu yönetimi, işlevsel anlamda kamu politikaları belirleme ve uygulama, yapısal anlamda ise devlet in örgütsel yapısını ifade eder.
Kaynak: Kamu yönetimi
Kaynak: Kamu yönetimi
Türkiye Kamu-Sen, 24 Haziran 1992 'de kurulmuş olan ve kamu çalışanları arasında faaliyet gösteren bir memur sendikaları konfederasyonu
Kaynak: Türkiye Kamu-Sen
Kaynak: Türkiye Kamu-Sen
Yakın Kelimeler
Google Reklamları
(Tahmin etmek için bir harf girin)
