kapsül anlamı İng. capsula
Gıda ve yem maddelerinin rutubetini sapTamada kullanılan, ağzı geniş, dip kısmı dar, cam veya porselenden yapılmış kap.

kapsül anlamı İng. capsule Lat.capsula: küçük kutu Alm. Capsula Fr. capsule
Bir organı, hücreyi, bakteriyi ya da bir yapıyı çevreleyen kese şeklindeki bir kılıf.

kapsül anlamı İng. capsule
İlaçların istenmeyen tat ve kokularının önlenmesi amacıyla silindirik biçimde hazırlanan, tek veya iç içe geçebilen iki kısımdan oluşmuş jelatin kap. Kapsüller mide asidinden etkilenmemeleri için bağırsak kaplamalı veya enzimlerden etkilenmemeleri için keratin kaplamalı olarak da hazırlanabilirler.

kapsül anlamı İng. capsule
Sitoplazmik zar tarafından oluşturulan, polisakkarite benzer yapıda, çoğu kez fagositozdan korunmada etkili ve dolayısıyla bakterinin patojenitesini artıran, bakteriyi kuru hava koşulları, litik enzimler gibi dış etkenlerden de koruyan bir oluşum.

kapsül anlamı Osm. mahfaza Fr. capsule
(biyoloji botanik kimya)

kapsül anlamı İng. capsule
Bakterilerin en dışını örten şeker ve/veya şeker asidi polimerlerinden oluşan yapı.

kapsül anlamı İng. capsule Lat.capsula Alm. Capsula Fr. capsule
(Lât. capsula=küçük kutu) Bir organı ya da yapıyı çevreleyen kese biçiminde bir zar. Kemik ve kıkırdak gözelerinin içinde bulundukları boşlukları astarlayan ve göze-arası maddesinden yapılmış olan bir kılıf.

kapsül anlamı
is. 1. Şişe kapağı. 2. Ateşli silahlarda horozun veya iğnenin çarpmasıyla ateş alan, bir tür özel barutla dolu, küçük, yuvarlak metal parça. 3. Oyuncak tabancalarda kullanılan, şerit biçiminde iki kâğıt tabaka arasına konmuş patlayıcı madde. 4. Laboratuvarlarda kullanılan Yarım küre biçimindeki kap. 5. Raflı mobilyalarda rafları taşımak için yan tablalara açılan deliklere çakılan ortası delik ve silindir biçimli metal veya plastik araç. 6. Oturma mobilyalarının, masa, sehpa vb. eşyaların ayaklarının altına çakılan, genellikle üç tırnaklı veya ortadan çivili, tepesi bombeli, kalın sacdan pres yapılarak elde edilen araç. 7. bit. b. Bazı bitkilerde tohumları içinde taşıyan kuru kabuk. 8. hay. b. Bir organı veya yapıyı çevreleyen kese biçiminde zar. 9. tıp Bazı ilaçların, kolay yutulmak üzere içine konulduğu, ilacın yapısını etkilemeyen jelatinden kap.

kapsül anlamı İng. capsule Alm. Kapsel, Hütchen Fr. capsule
1.Uçucu maddelerin saklanması için bir kap. 2.Eczacılıkta ilacın bulunduğu, jelatin gibi suda çözülebilir kap.

kapsül anlamı
isim
1) capsule
2) primer
3) module
4) cachet
5) detonating cap
6) cyst
sıfat
1) capsular

kapsül anlamı Fr.capsule
1. Şişe kapağı: § "Bendeniz, gümüş kakmalı şu sedef kapsülü beğendim" -Adalet Ağaoğlu, Başka Karşılaşmalar, 26. § "-…kendimi küçük görüyorum: kararsız belki korkak, kaprislerini çok daha önemli şeylere tercih etmiş biri." -Attila İlhan, Kurtlar Sofrası, 266. 2. Ateşli silahlarda horozun veya iğnenin çarpmasıyla ateş alan, bir tür özel barutla dolu, küçük, yuvarlak metal parça. 3. Oyuncak tabancalarda kullanılan, şerit biçiminde iki kâğıt tabaka arasına konmuş patlayıcı madde: § "Meğer kibrit bir yere sürtüldüğü zaman kapsül gibi çatlayan kibritlerdenmiş." -Ahmet Midhat Efendi, Henüz 17 Yaşında, 72. 4. Laboratuvarlarda kullanılan Yarım küre biçimindeki kap. 5. Bazı bitkilerde tohumları içinde taşıyan kuru kabuk. 6. Bir organı veya yapıyı çevreleyen kese biçiminde zar. 7. tıp Bazı ilaçların, kolay yutulmak üzere içine konulduğu, ilacın yapısını etkilemeyen jelatinden kap. 8. Raflı mobilyalarda rafları taşımak için yan tablalara açılan deliklere çakılan ortası delik ve silindir biçimli metal veya plastik araç. 9. Oturma mobilyalarının, masa, sehpa gibi eşyaların ayaklarının altına çakılan, genellikle üç tırnaklı veya ortadan çivili, tepesi bombeli, kalın sacdan pres yapılarak elde edilen araç.

kapsül anlamı
Mermilerin boş kovanları.

Çorum