kasket anlamı Fr.casquette
Genellikle erkeklerin giydiği, önü siperli başlık: § "
Beş altı basamaklı minimini merdivenin alt başında duran kasketli ve uzun beyaz bıyıklı bir adam, Züleyha'yı elinden tuttu." -
Reşat Nuri Güntekin, Eski Hastalık, 19. § "
Mutlak, sabahtan oturup çabuk çabuk iki kasketli çiziktirmiştir." -Adalet Ağaoğlu, Bir Düğün Gecesi, 53. § "
Tavanlarından birer parmak gibi sarkan fenerler, sarıkları, sikkelesi fesleri, kalpakları, kasketleri, şapkaları işaret ediyordu." -Ruşen Eşref Ünaydın, Hatıralar I, 70. § "
... başı açık ve bir kasket tutan eli, yorgun bir uzanışla sarkmış..." -Peyami Safa, Bir Tereddüdün Romanı, 100. § "
Doktor gülümseyerek duvarda asılı duran ceketini giydi. Kasketini eline aldı." -Ahmet Hamdi Tanpınar, Huzur, 366. § "
Çiftlerden birisinin erkeği kasketliydi…" -Nazım Hikmet Ran, Kan Konuşmaz, 236. § "
Şu dolaşanlardan birinin kasketini veya şapkasını satın almalıyım." -Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Bir Sürgün, 21. §
"Artık gelsin şapka, kasket!" -Ahmet Rasim, Muharrir Bu Ya, 237. § "
Kimi kasketinin önlüğünü arkaya çevirmiş, kimi baş açık, kimi takkeli…" -Necip Fazıl Kısakürek, Aynadaki Yalan, 110. §
"Gençler kasket, yaşlılar yün takke, bere giymişlerdi." -Buket Uzuner, Uzun Beyaz Bulut (Gelibolu), 20. § "
…(ip kravatlı pantolonu buruşuk, kasketinin laciverdi solmuş, çoğu da ‘parasız yatılı' ama,)…" -Attila İlhan, Aydınlar Savaşı, 203.