Zaten içi içini
kemiren İrfan iyice panikler ve Kadir'i aramaya başlar.
Irfan has already gnawing inside thoroughly panics and starts searching for Kadir.
Kaynak: haber.stargazete.comToplumun hayatını ve geleceğini
kemiren bu olgu, bireyi tüketen bir olgudur.
Gnawing his life and the future of society in this case, the individual consuming a phenomenon.
Kaynak: haber3.comİçini
kemiren kuşkuyla, Hürrem'den hesap soruyor!
Gnawing suspicion, asking Hürrem account!
Kaynak: habergazete.comokurlarımın çoğu Bozkırkurdu'nun öyküsünün insanı
kemiren bir hastalıktan ve bunalımdan söz ettiğini ama tüm bunların ölüme ve
Kaynak: Bozkırkurdu (roman)İçimi
kemiren bu duyguları ve insanlığın büyük umudunu yazarken gözlerim dolu dolu oldu heyecandan. İsa'nın kanının bu denli tatlı ve acı
Kaynak: Günaha Son Çağrıİnsan eliyle yapılmış korunaklı yapılarda yaşamayı yeğleyen birçok tür, depolanmış yiyecekleri tüketen, her çeşit gereci
kemiren, hatta
Kaynak: FareSon yıllarda özellikle Samsun ili Terme ilçesinde gözüken fındık dallarını ve diğer bitkileri
kemiren kurtların yer yer etkisini
Kaynak: Kılavuzömer, FatsaÖmer, hapishanede sonuna kadar güvendiği insanlardan yediği bu darbenin acısıyla, kafasını
kemiren sorularla uğraşırken birisi ona yardım
Kaynak: Ezel (dizi)Geleneksel yönetim tarzını
kemiren ancak alışkanlık yapmış hastalıkları çarpıcı bir biçimde ortaya koymuştur. Kalite için herkesin elinden
Kaynak: Deming'in 14 İlkesitarih kimliğimizi
kemiren ve yok etmek isteyen bir Medya Tarihçiliğinin ortaya çıktığını, çok etkin ve saldırgan olduğunun altını çizmişti.
Kaynak: Hasan TahsinYslâm âlemini
kemiren en büyük fitne; 80 dînde fırkalara ayrılmaktır. Tevhidi bozan yegâne unsur, iste budur. Allahû Tealâ Kur'ân-ı
Kaynak: İmam Mehdiokurlarımın çoğu Bozkırkurdu'nun öyküsünün insanı
kemiren bir hastalıktan ve bunalımdan söz ettiğini ama tüm bunların ölüme ve
Kaynak: Hermann Hesse