kerata anlamı Rum.keratás
1. Karısı tarafından aldatılan erkek. 2. Küçüklere sevgi ile söylenen bir sitem sözü: § "
Kerata... Hem benim inci gibi kızıma göz korsun, hem karşımda öyle saygısız sırıtırsın." -Ahmet Hamdi Tanpınar, Saatleri
ayarlama Enstitüsü, 190. § "
Siz kovmazsanız ben keratayı bacağından tutar sokağa atarım diye salona yürümez mi." -
Reşat Nuri Güntekin, Yaprak Dökümü, 82. § "
Kerata hayvan... biraz daha zahmet etse beni kucaklayacak." -Peyami Safa, Canan, 48. § "
Kılı kırk yaran yeni bir meraklı kuş daha nereden bulacağım? Yeniden … Seni bencil kerata seni!" -Adalet Ağaoğlu, Dar Zamanlar-3 Hayır, 233. §
"‘Sustur şu keratayı bakayım çabuk!' diye azarladı. Beyaz Hala Viki'yi" -Buket Uzuner, Uzun Beyaz Bulut (Gelibolu), 82. § "
Nankör Kerata!" -Nazım Hikmet Ran, Kan Konuşmaz, 161. 3. Ayakkabı çekeceği. 4.
mec. Aşağılama, küçültme anlamında, sevimsiz, ufaklık:§
" -Kim bu müşarünileyh? -Abdülhamit keratası; be birader." -Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Bir Sürgün, 24.