konser anlamı Fr.concert
1. Sanatçıların müzik eserlerini bir topluluğa çalması veya söylemesi: § "
Hakikatte bu konserde büyük küçük yoktur." -Ahmet Hamdi Tanpınar, Huzur, 128. § "
Onaylamadığı apaçıktı, ama konserin sunuculuğunu bile kabullenmişti." -Adalet Ağaoğlu, Üç Beş Kişi, 46. § "
Batum'un her şeyini biraz gördük, sokaklarını, bahçelerini, istihkamlarını, sayfiyelerini, konserlerini, kışlalarını, petrol depolarını..." -Ruşen Eşref Ünaydın, C. 13, 91. § "
Bundan başka, ara sıra, yine birlikte senfonik konserler dinlemeye giderdik." -Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Gençlik ve Edebiyat Hatıraları, 42. § "
Şimdi sana konser dinleteceğim, dedi." -
Reşat Nuri Güntekin, Eski Hastalık, 36. § "
... konser vermeye kalkanların cüretini nasıl tanzir edebildiklerini de araştırmıyoruz." -Peyami Safa, Osmanlıca-Türkçe-Uydurmaca,, 145.
"… yeni çıkma ıslık ile yürür ayak konserleri bir şehir halkını yorgun argın evlerinde uyuyan ve sabahleyin işine gücüne gitmeye hazırlanan hemşehrileri hakkına layık görecekleri davranışlardan mıdır?" -Ahmet Rasim, Muharrir Bu Ya, 388. §
"... şimdi zaman zaman orada konser veriliyormuş." -Yavuz Bülent Bakiler, Üsküp'ten Kosova'ya, 87. § "
Hususiyle genç ve orta yaşlı kadınlar arsında, hiçbir fikir ve sanat hadisesini, tiyatro, resim sergisi, konser, konferans gibi toplantı vesilelerini kaçırmamakla tanınmış çehreler." -Necip Fazıl Kısakürek, Aynadaki Yalan, 174. §
"… cumartesi sabahları şık siyah takımlarıyla senfoni konserlerine gitmiyordu." -Buket Uzuner, Şairler Şehri, 86. § "
Radyo, bir konser salonundan, soluk soluğa bir Wagner bulmuş getirmiş." -Attila İlhan, Kurtlar Sofrası, 62. 2. Sürekli gürültü: §
"Fakat bu klarnet ustalığı, bazı gece yarıları, bütün köyü uyandırıp ayağa kaldıracak konserler verdiğinde hiç de hoş karşılanmıyordu." -Buket Uzuner, Uzun Beyaz Bulut (Gelibolu), 29.