Bir diğer sorun ise, takım bütünlüğü yerine
kopuk görüntüsüydü Beşiktaş'ın.
The other problem is, the sight of broken Besiktas team instead of integrity.
Kaynak: fanatik.com.trKadro değerleri bakımından birbirine yakın olan iki ekip, lig yarışında
kopuk durumdalar.
Close to each other in terms of the values of the two team squad, the league race, broken condition.
Kaynak: kralspor.ensonhaber.comGenel anlamda takımdan
kopuk oynuyordu.
In general, the team was playing disconnected.
Kaynak: skorer.milliyet.com.trÇekimler bazı dönem filmlerini hatırlatsa da sekanslar gayet etkileyici ve hiçbiri ötekinden
kopuk değil.
Sequences of some very impressive shots remind films of the period, and none of the other one is not broken.
Kaynak: t24.com.trPirahã (Pirahá, Pirahán olarak da yazılır), ya da Múra-Pirahã, Brezilya'da dış dünya ile bağlantısı
kopuk Pirahã topluluğunun yerli dilidir
Kaynak: Pirahã dilibağlanan bu proteinler hücrenin DNA uçlarını
kopuk olarak algılamasına engel olur, böylece hücre bölünmesi inhibe olmaz ve hücre intihar etmez.
Kaynak: Telomer bağlanıcı proteinGenellikle, çalışmayacağı (fonksiyon görmeyeceği), hastanın günlük yaşamında kısıtlılık yaratacağı, ağrılı olacağı tahmin edilen
kopukKaynak: Replantasyon