pervasız sf. 1. Çekinmez, sakınmaz, korkusuz (kimse):
"Hele hanımlar, şık mı şık, açık saçık ama pervasız ve uzak hanımlar." -T. Buğra. 2.
zf. Çekinmeden, sakınmadan, korkmadan:
"Onları kimsenin görmediğine emin olunca pervasız konuşmaya başladılar." -M. Yesari.
yürekli sf. Tehlikeyi korkusuzca karşılayan, hiçbir şeyden korkusu olmayan, gözü pek, babayiğit, koçak, cesaretli, cesur, cüretli, cüretkâr:
"Fakat onlar da aralarında hiçbir delikanlıyı ona eş olabilecek kadar yürekli bulmuyorlardı." -H. E. Adıvar.