kravat anlamı Fr.cravate
Bir ucu ince, diğer ucu daha geniş, gömlek yakasının altından geçirilerek önde üçgen biçiminde bağlanan, özel kumaştan yapılan giysi aksesuarı, boyun bağı:§
"Kolalı plastronunun ortasındaki yün örgüden siyah kravatının uçları geniş yakalı bir nevi smoking yeleğinin kenarından sarkıyordu." -Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Bir Sürgün, 33. § "
Geçen posta 7 Nisan tarihine kadar gönderdiğiniz mektupları, yazlık elbise ile kitapları, gazeteleri, kravat; gömlek ve çamaşır gibi şeyleri aldım." -Ziya Gökalp, Ziya Gökalp'ın Mektupları, s.289. § "
…kumaş adlarını da hiç bilmem ki; yaldızlı bir papyon kravat işte." -Adalet Ağaoğlu, Bir Düğün Gecesi, 81. §
"Boynuna bir kravat takmakla adam oldum sanma..." -
Reşat Nuri Güntekin, Damga, 124. § "
Boyun bağının üstünde ince bir kravat iğnesi" -Nazım Hikmet Ran, Kan Konuşmaz, 72. §
"Meral Ferhad'ın yeni gri elbiselerini giydiğini ve Şakir'in geçen sene Londra'dan hediye getirdiği kravatı taktığını görünce sordu..." -Peyami Safa, Yalnızız, 218. §
"Ayakkabılarımız, kolalı gömleğiniz, geniş hazır kravatınızla ne kadar sevimli..." -Ahmet Hamdi Tanpınar, Mahur Beste, 169. §
"… mavi ipek üzerine beyaz kravat…." - Ahmet Rasim, Şehir Mektupları, 116. §
"Elbiseli, erkekse kolalı yakalı ve kravatlı, yeni giydirilmiş potinlerinin parlak köselesi üzerinde ayakkabı numaraları sırıtan korkunç ölüler…" -Necip Fazıl Kısakürek, O ve Ben, 34. §
"Genç Ali Osman, üzerindeki şık takım elbisenin ceketinde ve kravatından kurtulmuş, gömleğinin de kollarını sıvamış, Beyaz Hala'nın yanına tıpkı onun gibi tek ayağını altına alıp bağdaş kurarak oturmuştu." -Buket Uzuner, Uzun Beyaz Bulut (Gelibolu), 240. § "
Kravatı çarpılmış, pantolonu sarkmış, saçları dağılmış, yüzü ve ceketi de buruşmuştu." -Orhan Pamuk
, Cevdet Bey ve Oğulları, 108. § "
Köylünün bile, ‘adam olmayı' kravatlı memur olmak anladığı dönemlerde…" -Attila İlhan, Aydınlar Savaşı, 69.