krem anlamı Fr.crème
1. Tene yumuşaklık vermek veya güneş, yağmur gibi dış etkilerden korunmak için sürülen güzel kokulu merhem: § "
Parmaklarının altında, bumburuşuk derisi bol kremli…" -Adalet Ağaoğlu, Üç Beş Kişi, 157. § "
Parmaklarının ucunu yüzünün etlerine bastırarak kremi cilde içirmeye çalıştı." -Peyami Safa, Sözde Kızlar, 35. § "
Krem içinde yüzen tombul yanağı, bu yolunmuş itinalı kaşları birbirine geçirmek manasız." -Ahmet Hamdi Tanpınar, Saatleri
ayarlama Enstitüsü, 154. § "
… yüzlerinde kremler…" -Elif Şafak, Mahrem, 10. § "
Turan,bir krem kutusunun kapağını açmaya çalışıyordu." -Orhan Pamuk, Sessiz Ev, 88. § "
Suratını gece lambasının çelimsiz mavisine çevirdiği zaman, gözlerinin adeta beyaza dönen mavisini, Rocky'nin krem kokan pembe avuçlarında araya araya: -…Rocky, diyor, bu mısraları şu çocuğa borçlu sayılmam mı, Rocky?" -Attila İlhan, Kurtlar Sofrası, 431. 2. Krem kıvamında hazırlanmış olan. 3. Açık saman rengi: § "
Duvarları krem, döşemeleri de kahve renkli bu sade ve büyük salonun orta yerindeki uzun masanın başında oturuyorlardı." -Ruşen Eşref Ünaydın, Hatıralar C. IV, 7. § "
… hep aynı nedenle kurşuni olması gereken, ama krem rengine boyalı hastane binası, onu kederli bir yüz gibi karşılamıştı."
-Adalet Ağaoğlu, Dar Zamanlar-3 Hayır, 126. § "
Fildişi beyazı mı? Sabun beyazı mı? Krem beyazı mı?" -Attila İlhan, Kurtlar Sofrası, 59. 4. Bu renkte olan: §
"Bismark pantolonlu, krem gömlekli…" -Ahmet Rasim, Şehir Mektupları, 38.