Tabi ki silah bırakmak isteyen varsa, devlet silah bırakanı da
kucaklamak, onunla ilgili de gerekli düzenlemeleri yapmak zorundadır.
Of course, if you are willing to leave weapons, the state arms to embrace bırakanı, shall make the necessary arrangements with him as well.
Kaynak: haberx.comtelevizyon programıdır Şoray programı ile ilgili Bu programla sinema emekçilerini
kucaklamak, emekçiler adına ekrandan sesimi duyurmak istiyorum.
Kaynak: Sinema Benim Aşkımtarım, hayvancılık ve endüstriyel üretim alanlarında “moleküler biyoloji bilimi” ve “yeni biyoteknoloji” alanlarını
kucaklamak durumundadır.
Kaynak: Biyoteknoloji ve gen teknolojileriKral Dodon onu
kucaklamak isteyince ona siddetle cikisip onu ihtiyar maskara olarak cagirip ona cezasini cekme zamaninin geldigini
Kaynak: Altın Horoz"Prusya ruhu", "Avrupa ve Asya'yı
kucaklamak isteyen kartallar" gibi ifadelerle yapının tamsil ettiği imparatorluk imgesini vurgulamışlardır.
Kaynak: Alman Elçiliği BinasıScarpia Tosca'yı
kucaklamak için ilerler ve tam kucaklamışken Tosca elindeki bıçağı onun kalbine saplar ve onu öldürür. (Tosca:Questo è il
Kaynak: Toscabrakumi dekstre / dekstrume dekses / deksesuma boğaz / yaka kol / sarılmak,
kucaklamak sağ / saat yönünde onaltı / onaltılık tabana göre |
Kaynak: Esperanto