kulak anlamı İng. ear Alm.Ohr Fr. oreille
İşitme organı; memelilerde dış, orta ve iç kulak bölgelerinden oluşan yapı.

kulak anlamı
Toprak sahibi olan, ücretli emek kullanarak tarımsal üretim yapan veya toprak ve tarımsal araçları kiraya vererek tefecilik yoluyla haksız kazanç sağlayan varlıklı Rus köylüsü.

kulak anlamı Osm. üzn Fr. oreille
(zooloji)

kulak anlamı
Kotanın ayarını sağlayan iki demir parçası. (Akbulut *İspir -Erzurum)

kulak anlamı İng. ear Alm.Ohr Fr. oreille
İşitme organı olup memelilerde dış-, orta-ve iç-kulak olmak üzere üç bölgeden meydana gelir.

kulak anlamı
kulak

kulak, -ğı anlamı
(I) is. 1. anat. Başın her iki yanında bulunan işitme organı: "Kulaklarımın uğultusu içinde, söylediği lakırtıların hiçbirini duymuyordum." -H. C. Yalçın. 2. anat. Bu organın, sesleri toplayıp içeriye almaya yarayan dış bölümü: "Elleriyle kulaklarını tıkayıp yatağının yanında tortop oldu." -H. E. Adıvar. 3. Balıklarda başın iki yanında bulunan ve ağızdan alıp solungaçlardan geçirdiği suyu dışarıya vermeye yarayan yarıklardan her biri. 4. müz. Telli çalgılarda tel germeye yarayan burgu. 5. Sabanın toprağa giren kısmının iki yanında bulunan ve toprağı yollara dökmeye yarayan parça. 6. coğ. Akarsuların ve özellikle göllerin karaya giren ve durgunlaşan yerleri. 7. mec. Seslerin uygunluğunu seçebilme ve değerlendirebilme yeteneği.

kulak, -ğı anlamı
(II) is. esk. Varlıklı Rus köylüsü.

kulak anlamı
isim
1) ear
2) lug
sıfat
1) aural
ön ek
1) oto-

kulak anlamı
Sabanın toprağa giren kısmının iki tarafında bulunan ve toprağı yanlara dökmeye yarayan parça.

Oğuz *Acıpayam, Çöplü *Çivril -Denizli
Eymir *Bozdoğan -Aydın
*Susurluk, Yeniköy -Balıkesir
*Akyazı -Sakarya
-Bolu
-Çorum
*Antakya -Hatay
*Bor -Niğde
*Çumra, *Ermenek -Konya
*Anamur -İçel
*Milas, Yerkesik -Muğla
-Edirne
*Lüleburgaz, Çavuşköy *Babaeski -Kırklareli
*Saray -Tekirdağ

kulak anlamı
1. Yağmur ve sel sularının toplandığı çukur, su yatakları. 2. Küçük dereler. 3. Arkların ya da göl ve dereden tarlaya alınan suyun ağzı. 4. Küçük vadi. 5. İki yol arasında kalan toprak parçası. 6. Akarsuların karaya giren ve durgunlaşan yerleri. 7. Göllerin karaya giren sivri kısımları. 8. Tarlanın köşesi, dar yeri.

kulak anlamı
Gücü sırığını koymaya yarayan dokuma aygıtının yan direkleri.

*Ezine -Çanakkale

kulak anlamı
Köprünün iki yanındaki duvarlar : Köprünün kulağına oturdum.

*Mut -İçel

kulak anlamı
Makbuz.

-Kütahya
-Çanakkale
Çayar -Çankırı
Hacıhamza *Osmancık -Çorum
-Niğde

kulak anlamı
1. Oku boyunduruğa bağlayan kayış. 2. Kağnı arabalarında iki oku boyunduruğa yakın yerde birbirine tutturan sivri ağaç parçaları.

kulak anlamı
Telli müzik araçlarında akort vidası, burgu.

-Ankara
-Kırşehir

kulak anlamı
Koyun ve keçilerin butlarındaki açı biçiminde sinir.

*Ağın -Elâzığ

kulak anlamı
Kenar.

Tokat, Bozan -Eskişehir

kulak anlamı
Sarmısaklı yoğurt dökülerek yenilen bir hamur yemeği, mantı.

Kocakovacık *Orhaneli -Bursa
Ceylan *Lüleburgaz -Kırklareli

kulak anlamı
Kolayca taşınması için çuvalın ağzının iki yanına yapılan tutma yeri, kulp.

Çorum

kulak anlamı
Çamlıklarda biten, yemeği yapılan bir çeşit ilkbahar bitkisi.

Gezende *Gülnar İçel

Kulak anlamı
Afyon ili, Şuhut ilçesi, merkez bucağına bağlı bir yerleşim birimi.

Kulak anlamı
İçel ili, Tarsus ilçesi, merkez bucağına bağlı bir yerleşim birimi.