kurdele anlamı İt..cordella
1. Geniş ipekli şerit: § "
Gemici şapkaları ki etrafını bir mavi kurdele kuşanmış ve yine bir mavi kurdele çene Altından sağındırıkvari geçmiştir." -Ahmet Midhat Efendi, Felatun Beyle Rakım Efendi, 157. § "
Karanlık merdiven, iskelet, hayaletler, kandan bir kurdele, sarhoşlar, silah sesleri, merdivenlerden bir yuvarlanış, havagazı fenerinin altında bir adam görünüp kayboluyor." -Peyami Safa, Dokuzuncu Hariciye Koğuşu, 31. § "
Milletini kurtarma yoluna o, göğsünde inan gibi ışıldayan bu yeşil kırmızı kurdeleli ve çift kılıçlı altın damlası ile baş komuştu." -Ruşen Eşref Ünaydın, Hatıralar III, 30. § "
…kurdeleleri geçirilmiş bütün çiçek sepetlerine, çiçek buketlerine karşı olur mu?" -Adalet Ağaoğlu, Bir Düğün Gecesi, 11. §
"… iki kuşak arasında bir yerlerde kopmuştu kurdela…" -Elif Şafak, Şehrin Aynaları, 174. §
"Siyah güneş gözlükleri ve kırmızı kurdeleli yuvarlak, geniş siperlikli bir hasır şapkası vardı." -Buket Uzuner, Şairler Şehri, 17. 2. Belli bir biçim verilmiş saça veya giysinin yakasına takılan ince kumaş: § "
Üç gün evvel Mümtaz'a "Kırmızı kurdelemi takmayacağım. Babam iyileşince süslenirim!" demişti." -Ahmet Hamdi Tanpınar, Huzur, 14. § "
... turuncu kurdeleli kombinezon..." -Peyami Safa, Sözde Kızlar, 13. § "
Bizimki sırmalarının, kurdelelerinin, elmaslarının şahane parıltısı içinde bir yığın ipek gibi beyaz, hâlim, nurani..." -Ruşen Eşref Ünaydın, Bütün Eserleri, 26. § "
Lohusa şerbeti kaynar, al basmasın diye sepetlere kırmızı kurdeleler bağlanır, küçük küçük altınlar takılırdı." -Nurullah Ataç, Günlerin Getirdiği~Sözden Söze, 27.