küfe ne demek?
- 5 sözlük, 5 sonuç.BSTS / Zanaat Terimleri Sözlüğü
küfe anlamı
1. Hayvanlara sulu yiyecek vermek amacıyle kullanılan fıçı biçiminde ağaç kap. (-Samsun) 2. Ahırda biriken gübreyi dışarı çıkarmakta kullanılan hasır sepet. (Yenikent *Aksaray -Niğde)
1. Hayvanlara sulu yiyecek vermek amacıyle kullanılan fıçı biçiminde ağaç kap. (-Samsun) 2. Ahırda biriken gübreyi dışarı çıkarmakta kullanılan hasır sepet. (Yenikent *Aksaray -Niğde)
Güncel Türkçe Sözlük
küfe anlamı
is. 1. Genellikle söğüt veya başka ağaç dallarından örülen, yük taşımaya yarayan, kaba ve dayanıklı sepet: "Bir şey yapamazsan sırtına bir küfe al ... hamallık et!" -B. Felek. 2. sf. Bu sepetin alabildiği miktarda olan: "Çardağın önünde o gün dizmeleri gereken sekiz küfe tütün duruyordu." -N. Cumalı. 3. mec. Kaba et, kıç.
is. 1. Genellikle söğüt veya başka ağaç dallarından örülen, yük taşımaya yarayan, kaba ve dayanıklı sepet: "Bir şey yapamazsan sırtına bir küfe al ... hamallık et!" -B. Felek. 2. sf. Bu sepetin alabildiği miktarda olan: "Çardağın önünde o gün dizmeleri gereken sekiz küfe tütün duruyordu." -N. Cumalı. 3. mec. Kaba et, kıç.
Türkçe - İngilizce
küfe anlamı
isim
1) pannier
2) basket
3) dosser
4) crate
isim
1) pannier
2) basket
3) dosser
4) crate
Türkçede Batı Kökenli Kelimeler Sözlüğü
küfe anlamı Rum.kofa
1. Genellikle söğüt veya başka ağaç dallarından örülen, yük taşımaya yarayan, kaba ve dayanıklı sepet: "Ulan, keleş, küfeni başına geçireceğim!..." -Ahmet Rasim, Eşkâl-i Zaman, 67. § "Beşikle kundak takımını küfeciye verip eve gönderdi." -Nazım Hikmet Ran, Kan Konuşmaz, 84. 2. mec. Kaba et, kıç. 3. Bir küfenin alabildiği miktar.
1. Genellikle söğüt veya başka ağaç dallarından örülen, yük taşımaya yarayan, kaba ve dayanıklı sepet: "Ulan, keleş, küfeni başına geçireceğim!..." -Ahmet Rasim, Eşkâl-i Zaman, 67. § "Beşikle kundak takımını küfeciye verip eve gönderdi." -Nazım Hikmet Ran, Kan Konuşmaz, 84. 2. mec. Kaba et, kıç. 3. Bir küfenin alabildiği miktar.
Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü
küfe eş anlamlısı
kıç
is. tkz. 1. Kuyruk sokumu bölgesi, kaba et, popo, makat. 2. den. Deniz teknelerinde art taraf: "Pantolonunu, ceketini fırlatır, kıç altındaki âdeta kamaramsı yere sokulur, düşünürdü." -S. F. Abasıyanık. 3. sf. Arka bölümde olan. 4. hlk. Bacak, ayak.
is. tkz. 1. Kuyruk sokumu bölgesi, kaba et, popo, makat. 2. den. Deniz teknelerinde art taraf: "Pantolonunu, ceketini fırlatır, kıç altındaki âdeta kamaramsı yere sokulur, düşünürdü." -S. F. Abasıyanık. 3. sf. Arka bölümde olan. 4. hlk. Bacak, ayak.
"küfe" için örnek kullanımlar
Hamal, taşınabilir yükleri, omuzda veya sırtta bir arkalık üzerinde bir küfe de, sırık ve ip le, semerle, veya bir çekçek te, bir el
Kaynak: Hamal
Kaynak: Hamal
Neme, böceklenmeye ve küfe dayanıklıdır. OSB, basit bir malzeme olarak; odun parçalarının veya iri kesim talaşların yapıştırılmasıyla ,elde
Kaynak: Yönlendirilmiş yonga levha
Kaynak: Yönlendirilmiş yonga levha
Civar köylerin bazılarında küfe yapımı olmasına rağmen Uğurlar Köyü halkı, köy yaşlılarının anlattıklarına göre, hemen her köye giderek
Kaynak: Uğurlar, Bartın
Kaynak: Uğurlar, Bartın
Hayvanların sulu yiyeceklerini önlerine getirmekte kullanılan küfe,fasülye turcusunun konulduğu fıcı,yemek yenmede kullanılan tahta
Kaynak: Akköy, Çanakçı
Kaynak: Akköy, Çanakçı
Sırtta eşya ve gübre taşımak için yapılmış çomaktan sepet, küfe. nacak: baltanın küçüğü. gloolanmak: bir işi yapmak için hazırlanmak.
Kaynak: Yeşiltepe, Kaynaşlı
Kaynak: Yeşiltepe, Kaynaşlı
Gurbet veya Cesis (sepet, küfe yapan Abdallar; bunlar tam göçebedirler), Karaduman (Ibrahim Pasa'nin iskan Beyi'ne Misir'dan gönderdigi
Kaynak: Aşağıbarak, Hacıbektaş
Kaynak: Aşağıbarak, Hacıbektaş
Habura: burası Haçan: ne çabuk Haset: kıskanç, fesat Hark: ark Hemi: öylemi Hemşüre: hemşire, kız kardeş Hey: yük taşımaya yarayan küfe
Kaynak: Esenkale, Ünye
Kaynak: Esenkale, Ünye
YÜZYILDA UMUTBÜKÜ: Su, gügüm veya küfe ile taşınırdı. Evler ahşap ve taşla yapıldığından malzeme taşımak epey meşakkatliydi. Tarlalar
Kaynak: Umutbükü, Yağlıdere
Kaynak: Umutbükü, Yağlıdere
Yakın Kelimeler
(Tahmin etmek için bir harf girin)
