lamba anlamı Rum.lampa
1. Petrol gibi yanıcı bir madde yakarak veya elektrik akımıyla içindeki teller akkor durumuna geçerek ışık veren alet:§
"... konsol mermerinde kırmızı şişeli kırmızı lambalar, boş şekerleme kutuları, taçlı kartvizitler." -Ruşen Eşref Ünaydın, Diyorlar Ki, 13. §
"Büyük hava lambalarının aydınlattığı boş caddede tek tük insanlar..." -Peyami Safa, Sözde Kızlar, 5. §
"Lambayı söndürüp ufak idare kandilini yaktı." -Ahmet Midhat Efendi, Eski Mektuplar, 25. §
"Lambanın ışığını karartacak kadar şiddetli aksırıklara rağmen uyuyordu." -Ahmet Hamdi Tanpınar, Mahur Beste, 27. §
"Lambanın aydınlığını kafi derecede parlak bulmadı." -Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Bir Sürgün, 38. §
"Fakat lambalar kararıp kahveler süpürüldüğü, gecenin ayazı romatizmalı bacaklarını sızlatmaya başlayınca…" -
Reşat Nuri Güntekin, Yaprak Dökümü, 39. § "
Lambayı yakmış ve bir gece minimini kırmızı fillerin meçhul yolculuğunu seyrettiği ışığın altında cebinden çıkardığı gazeteyi bir daha okumuştu." -Nazım Hikmet Ran, Yeşil Elmalar, 62. §
"Bir köşede siyah tülle örtülen lamba, odayı karanlık gösterecek surette zayıf bir ziya veriyordu." -Sami Paşazade Sezai, Bütün Eserleri I, 44. §
"Street-Reale'da biraz dolaştık; çünki gece olmuş, elektrik lambaları yanmıştı." -Ziya Gökalp, Ziya Gökalp'ın Mektupları, 432
. § "
İçeri bir lambayla ve kibrit götür." -Adalet Ağaoğlu, Toplu Oyunlar-Kendini Yazan Şarkı, 389. § "
... dükkân içindeki kör kör yanan şişe lambaya alık alık bakınarak..." -Ahmet Rasim, Eşkâl-i Zaman, 146. § "
Gazsız bir idare lambası hâlindeki ışığından ne de utanıyor." -Necip Fazıl Kısakürek, Bir Adam Yaratmak, 77. §
"Duvardaki oyukta bir lamba ve birkaç kitap duruyordu." -Elif Şafak, Şehrin Aynaları, 242. § "
Lambanızı yakın! dedim." -Orhan Pamuk
, Sessiz Ev, 6. § "
Işık isterseniz lambayı yakıverirsiniz." -Nurullah Ataç, Söyleşiler, 171. § "
Kıyı boyunca nokta nokta birleşen sokak lambaları dilsizdiler. " -Attila İlhan, Kurtlar Sofrası, 41. 2. Radyo alıcılarında ve televizyon yayınlarında kullanılan, havası boşaltılmış veya içine düşük basınçlı bir gaz doldurulmuş cam, seramik veya çelikten ampul: § "
Evet, işte, işte bir saat önce, Ufuk'u aramak için bu
sokak lambasının yanından sapmamış mıydım?" -Adalet Ağaoğlu, Üç Beş Kişi, 55. 3. Kapı, pencere kenarlarına açılan, genellikle dik açılı girinti.