güzellik is. 1. Estetik bir zevk, coşku, hoşlanma duygusu uyandıran nitelik, hüsün:
"Bizim balıkçı Süleyman doyamamış bu güzelliği seyretmeye." -E. Şafak. 2. Okşayıcı söz veya davranış, iyilik, yumuşaklık:
Onu sertlik değil, güzellik yola getirir. 3. Ahlak ve fikrî nitelikleriyle hayranlık uyandıran şey. 4. Güzel olan bir kimsenin niteliği:
"Güzelliğin on para etmez / Bu bendeki aşk olmasa." -Âşık Veysel.
hoşluk is. Hoş olma durumu, letafet.
incelik is. 1. İnce olma durumu. 2. İnce davranış gösterme, zarafet, nezaket:
"Yüzündeki incelik, olgunluk, onu bambaşka seviyede bir erkek gösteriyor." -H. E. Adıvar. 3. Bir işin herkesçe görülemeyen nitelikleri:
"Bir sihirbaz inceliği ile başlayan iş, bir hamal kabalığı ile bitirilmeli ki neticeye aklı ersin." -N. F. Kısakürek. 4. Ayrıntı:
"Necati'ye vaziyeti bütün inceliğiyle anlattım." -O. Kemal.
yumuşaklık is. 1. Yumuşak olma durumu:
"Göğsünde ilk defa bir kadın vücudunun sıcaklığını, yumuşaklığını hissediyordu." -R. N. Güntekin. 2. Ilımlı, iyi davranma, mülayemet.