loca anlamı İt..loggia
1. Tiyatro, sinema gibi eğlence yerlerinde veya parlamento salonlarında özel bölme. § "
Ez-cümle tiyatrolarının localarında..." -Ahmet Midhat Efendi, Henüz 17 Yaşında, 9. § "
İsterseniz buna kral locası deyin." -Ahmet Hamdi Tanpınar, Saatleri
ayarlama Enstitüsü, 22. § "
Ah, bugün operada bir locam var." -Ruşen Eşref Ünaydın, C. 9, 156. § "
Fakat localara çektiği ve sarhoş ettiği müşterilerin cebinden bir iki defa böyle cüzdanlarını aşırdığı için yerde çalışamaz olmuş." -Peyami Safa, Yalnızız, 23. § "
Sezar'ların locası altında giderek "Selam ey Sezar! Yolunda öleceğiz." Diyen gladyatörler gibi." -Sami Paşazade Sezai, Bütün Eserleri III, 274. § "
Lanet olsun, Mozart'sa Mozart! diyerek......
locadan aşağı atlıyorum." -Adalet Ağaoğlu, Gece Hayatım, 143. §
"Hatta dekorları, orkestraları, kulisleri, locaları, koltukları, sıraları, paradileri, gişeleri, direktörleri, rejisörleri, yazarları, provaları, trajedileri, dramlara operetlere benzeyen fazılları…" -Ahmet Rasim, Muharrir Bu Ya, 44. §
"Onlara tahsis ettiğim locada, daireler işleyici yüzleriyle Muhipçiğim..." -Necip Fazıl Kısakürek, O ve Ben, 138. § "
Pekâlâ bu öğleden sonramı da Aysel'in yanı sıra, bir sinema locasında, kar suyu kokan rutubetli bir karanlığı soluyarak, film seyretmekle geçirebilirdim." -Attila İlhan, Kurtlar Sofrası, 467. 2. Masonların toplantı yeri: § "
Turuk-ı Nasraniyye cemiyetlerine ve farmason localarına gayet mübarek tavsiye nameler almış." -Ahmet Midhat Efendi, Yeryüzünde Bir Melek, 24.