lokanta anlamı
is. (loka'nta, l ince okunur) 1. Yemek pişirilip satılan yer, aşevi, restoran: "Galata lokantalarının yemekleri üzerine tetkikler yapmaya başlamış." -A. Rasim. 2. hlk. Aşçı.

lokanta anlamı
isim
1) restaurant
2) diner
3) cafe
4) eating house
5) chophouse
6) ordinary

lokanta anlamı İt..locanda
1. Yemek satılan ve yenilen yer, restoran, aşçı dükkânı: § "Lokantaya girinceye kadar yolda ve girdikten sonra lokanta içinde bunlardan birisini veyahut ikisini tanıyan İslam ve Hristiyan birtakım adamların..." -Ahmet Midhat Efendi, Henüz 17 Yaşında, 5. § "Lokantada yedikleri yemeği avcı kahvesinde geçirdikleri saati, bahçeye inen tahta merdivenleri hatırladı." -Ahmet Hamdi Tanpınar, Huzur, 48. § "… Lokantada garson çağırır gibi acayip bir parmak işaretiyle beni yanına çağırdı." -Reşat Nuri Güntekin, Damga, 37. § "Operadan çıkınca, Régence var Paris'te, güzel, tarihîbir lokanta, orada konuştuk uzun uzadıya." -Peyami Safa, Yalnızız, 234. § "Bir kır lokantasının önüne geldiler." -Ruşen eşref Ünaydın, C. 9, 53. § "Sizin niyetiniz lokantaya gitmek galiba?" -Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Bir Sürgün, 37. § "Girdiğim lokantada bütün masalar tıklım tıklımdı." -Adalet Ağaoğlu, Bir Düğün Gecesi, 200. § "Bizi de, Osmanlı tebaasından birinin kendi lokanta, kahvehane ve gazino ve otelini üstünü bir Moskofluya ciro ettirip kumar oynattığını ilana mecbur etmez." -Ahmet Rasim, Şehir Mektupları, 185. § "Para zarfını cebime yerleştirince, soluğu doğru en yakın lokantada aldım." -Nazım Hikmet Ran, Yeşil Elmalar, 38. § "... turistik otel-lokanta ve eğlence yeri hâline getirmiş." -Yavuz Bülent Bakiler, Üsküp'ten Kosova'ya, 41. § "Maymunu bizim lokantanın garsonuna rehin bırakayım da gör." -Necip Fazıl Kısakürek, Hikâyelerim, 70. § "… lokantaların önünden geçerken acıkıyorum…" -Elif Şafak, Mahrem, 25. § "Öğlede sahildeki lokantaların birinde yemek yedi…" -Buket Uzuner, Uzun Beyaz Bulut (Gelibolu), 18. § "Önce pastaneye daha sonra lokantaya çevirdikleri Sirkeci'deki şekerci dükkânından ve Karaköy'deki eczaneden gelen babası kardeşleriyle buluşmak için o zamanlar daha otuzuna basmamış olan Melih Amca da…" -Orhan Pamuk, Kara Kitap, 16. § ""Birlikte lokanta lokanta, pavyon pavyon yaşadıkları; Rum şarkıcıları, İtalyan cambazları seyredip, Siirt battaniyeli kıl kıl bekâr odasının, tenha yastığına baş koydukları bir gececik; ister istemez, ilk dakikaların resmiyetini daha sonrakilerin acemiliğini ve çekingenliğini eritip siliyor." -Attila İlhan, Kurtlar Sofrası, 357. 2. Aşçı.