asansör anlamı Fr.ascenseur
İnsanları, yükleri bir yapının bir katından ötekine veya yüksek yerlere çıkarıp indiren, elektrikle işleyen araç: §
"Nasıl olacak. Asansörle…"-Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Bir Sürgün, 86. §
"…gelin annesi Müjgân'ın yüzüne bakılırsa -çok şükür çok şükür, asansörden inenler rafın önünü tıkıyorlar." -Adalet Ağaoğlu, Bir Düğün Gecesi, 7. §
"Malta'nın hükûmet merkezi olan en büyük kasabasıdır. Karaya çıktıktan sonra asansöre bindik." -Ziya Gökalp, Ziya Gökalp'ın Mektupları, 432
. §
"Allah'ın zirvesinde içgüdü uçurumunun dibine kadar, insan tecessüsü, tereddüdün asansörü içinde yükselir ve iner, iner ve yükselir." -Peyami Safa, Din-İnkılap-İrtica, 26. § "
Ne asansör istiyor, ne de merdiven!" -Ahmet Rasim, Eşkâl-i Zaman, 148. § "
Asansör yoktu apartmanda." -Elif Şafak, Mahrem, 80. §
"… kararsız görünen Sevinç'i biraz da sürükleyerek asansöre doğru götürürken, neşeli bir kahkaha patlattı." -Buket Uzuner, Şairler Şehri, 52. § "
Yanında müminlerden birkaç fert ve her hayvandan birer çift, kabaran suların asansöründe yükseliyor." -Necip Fazıl Kısakürek, İhtilal, 10. § "
Asansör de yok." -Nazım Hikmet Ran, Kan Konuşmaz, 269. § "
Çok sıradan bir müzik bu, asansör müziği!"dedim." -Orhan Pamuk, Sessiz Ev, 53. § "
Asansörde Athena, adama yaslanıyor, içnden katları sayıyor." -Attila İlhan, Kurtlar Sofrası, 96. §
"asansör: Büyük ve mürtefi mebanide halkı ve eşyayı yukarı katlara çıkarmaya ve yukarıdan aşağıya indirmeye mahsus alet, muna (mıs'âd) demek muvafıktır." -Ali Seydi, Lugât-i Ecnebiye.