maroken anlamı Fr.maroquin
1.Fas'ta işlenen yumuşak bir çeşit keçi derisi: § "
Onlar en zayıf ciltten, maroken taklidi cüzdana, en çıldırtıcı ve pahalı kokuların, pudra ve tuvalet eşyalarının kutularına...." -Ahmet Hamdi Tanpınar, Huzur, 159. § "
Sonra cebinden kırmızı maroken kaplı bir küçük defter çıkararak çok ciddî bir sesle..." -Ruşen Eşref Ünaydın, Hatıralar III, 47. § "
Eski yaver Ali Nuri Beyefendi ayağa kalktı, ilerleyerek yandaki odadan maroken kaplı küçük bir hatıra defteri alıp getirdi…" -Necip Fazıl Kısakürek, Sultan Vahidüddin, 167. § "
Hepsi aynı renk marokenle ciltletilmişler." -Peyami Safa, Bir Tereddüdün Romanı, 161. 2. Üzerine benekler basılarak marokene benzetilen koyun derisi. 3. Marokenden yapılmış veya marokenle kaplanmış: § "
… kâğıt makasları, cetveller, maroken koltuklar ve maroken kanepe vardı." -
Reşat Nuri Güntekin, Eski Hastalık, 75. § "
Maroken takımlarla döşenmiş duvarları aile fotoğraflarıyla süslenmiş bu oda, büyük şairin hem çalışma hem de kabul odasıdır." -Ruşen Eşref Ünaydın, Diyorlar Ki, 3. § "
Köşelerde geniş, kırmızı maroken koltuklar." -Nazım Hikmet Ran, Yeşil Elmalar, 31. § "
burnuyla, hala maroken koltuğa uzanmış duran, sıska ve ibrişim saçlı adamı gösterip, sordu."- Attila İlhan, Kurtlar Sofrası, 35.