asfalt anlamı Fr.asphalte
1. Siyah renkte şekilsiz bir cins bitüm. 2. Ana maddesi katran olan ve yolların kaplanmasında kullanılan karışım:§
"Geniş asfalt yollu, çiçek tarhı kılıklı sayfiyesi değildi." -Ahmet Hamdi Tanpınar, Huzur, 114. §
"Daracık asfalt yolu bırakmışlar, şimdi karla kaplı ince bir yolda ilerliyorlar."
-Adalet Ağaoğlu, Dar Zamanlar-3 Hayır, 126. §
"… şimdi asfalt bu yolun üstünde, akşamları, havuz başına kadar yürümek, oradan çengel köy istikametinde sarkmak, iskeleyi geçip Kuleli'ye doğru uzanmak en büyük zevkimdi." Necip Fazıl Kısakürek, Sultan Vahidüddin, 7. §
"… yüzme talimi yaptığı bir genç arkadaşla asfalt yol üzerinde şöyle bir uzanıvermesine kim ne diyebilir?" -
Reşat Nuri Güntekin, Eski Hastalık, 7. §
"Garın asfalt kaldırımlarında ilk adımlarını atarken bacaklarının heyecandan birbirine dolaştığını hissediyordu." -Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Bir Sürgün, 38. § "
Ağız birliğiyle asfalta kusuyorlar." -Attila İlhan, Kurtlar Sofrası, 8. 3. Bu karışımla kaplanmış: §
"Kaldırımları, asfaltı dolduran şu sahipsiz kalabalık, şimdi, şu an öte tarafa o kadar yaklaşmış duymakta kendini" -Adalet Ağaoğlu, Başka Karşılaşmalar, 62. §
"Asfalta çıkıp biraz yürüdükten sonra..." -Yavuz Bülent Bakiler, Üsküp'ten Kosova'ya, 29. §
"Yer, asfalttan daha pürüzsüz, kauçuk gibi yumuşak bir maddedendi." -Peyami Safa, Yalnızız, 62. § "
Sonraları, bir sabah, tramvay yolunun yıllanmış parke taşlarının anlamsız bir asfaltla örtülüğü verdiğini gördüğü zaman…" -Orhan Pamuk
, Kara Kitap, 19. §
"asfalt: Katran kokulu, yağ gibi parlak ve siyah renkli bir maden olup buna lisanımızda (fakru'l-yehûd) derler." -Ali Seydi, Lugât-i Ecnebiye.