geçmiş sf. 1. Geçme işini yapmış. 2. Zaman bakımından geride kalmış:
 "Bu eski sesler içinde geçmiş zamanlar uyuyor, uyanıyor, geriniyor, yaşıyor gibidir." -A. Ş. Hisar. 3. Çürümeye yüz tutmuş. 4.
 is. Bugüne göre geride kalmış olan zaman, mazi:
 "Onlar bu davranışlarıyla geçmişte sadece huzursuzluk yarattı." -N. Cumalı. 5.
 is. Arkada kalan hayat, mazi:
 "Perde perde örtülü olan eski bir geçmişten kulaklarına garip bir fısıltı gelmişti." -O. C. Kaygılı. 6.
 is. Birinin ölmüş ana, baba ve yakınları:
 "Senin de yedi göbek geçmişine rahmet okusun ha?" -M. Ş. Esendal.