asalet
is. (asa:let) 1. Soyluluk: "Fakat çilekeş kadının asaletini biliyorum." -N. F. Kısakürek. 2. Bir görevi yüklenmiş olma, o görevin sahibi olma, vekillik karşıtı. 3. ed. Yazıda veya sözde bayağı söz ve deyim bulunmaması durumu.

soyluluk
is. Soylu olma durumu, asillik, asalet, necabet.

Bunun sebebi o zamanki asillik anlayışında, asillerin istediği yerde ihtiyaçlarını giderebileceğidir. Bu sebeple Avrupa'da yaygın olarak
Kaynak: Versay Sarayı

Nişan 1847 yılından önce yalnızca soylulara veriliyorken bu tarihten sonra asil olmayan katedral şövalyeleri asillik orununa (Adelstand)
Kaynak: Kara Kartal Nişanı

Cömertlik düşkünlük, basit temizlenme manevi arınma, karşılıklı rıza evlilik; iyi elbiseler asillik, ıssızlıklardaki sular kutsal pınar
Kaynak: Kali Yuga

Doğal nezaketi asillik ile birlikte ifade etmeye çalışıyorum ama bunu nasıl tanımlayabileceğimden emin değilim. Yılın sonuna gelindiğinde
Kaynak: Bellelli Ailesi

kendine (üçüncü) Lancaster Dükü unvanı verildi, Kendine ait diğer asillik ünvanları "Cornwall Dükü", "Chester Kontu" ve "Akıtanya Dükü" idi.
Kaynak: V. Henry (İngiltere Kralı)

Zsupan bu çingene asillik rütbesinden pek etkilenmemiştir. Saffi, Barınakay'ı mirasını alması dolayı kutlar. Her zaman fırsatçı olan
Kaynak: Çingene Baron

Boileau da bu dönemde, zamaninin Klasik siirinin etkilenimlerini belirleyen yönetim ve asillik prensiplerini anlatan Sairlik Sanati (1674
Kaynak: Fransız edebiyatı