10 maç kala üç takımın geri kalan maçlarına kıyaslamak büyük
meziyet ister.
10 three teams prior to the match great talent you want to compare the remaining matches.
Kaynak: tr.eurosport.comDemek ki bu takımda bu
meziyet, bu yetenek var.
This means that this talent on this team, have this ability.
Kaynak: sporx.comDoğruda birleşmek, doğruyu geliştirmek ve bunun üzerinde karar vermek hoş bir
meziyet olsa gerek.
Direct-unite the truth, to develop and to decide on its merits must have been a welcome.
Kaynak: haber3.comAğlamak GS'de
meziyet olmuş.
Crying GS'de have merit.
Kaynak: spor.mynet.comHikmet veya derin görüş, bir
meziyet olarak kültürel, felsefi ve dinî kaynaklarda geçmektedir. Ayrıca Bakınız : Hikmet (şiir) Felsefe
Kaynak: BilgelikEserde Tanrı, Muhammed Peygamber, Dört Halîfe ve Tabgaç Buğra Hân methedilikten sonra; iyilik etmenin faydaları; bilgi ile aklın
meziyetKaynak: Kutadgu Bilig"ASFALT" mış gibi görünüyor, ancak her metrekaresi yama olduğundan, yolda çukurlara düşmeden yolculuk yapmak büyük bir
meziyet gerektirmektedir.
Kaynak: Halitli, Deliceİstisnai durumlarda
meziyet temelinde başka bir sınıfa geçmek mümkün olsa da, bir sınıfa üye olma doğumla gelirdi. Kralın işlevi, bütün
Kaynak: Sasani İmparatorluğu