görüşmek (nsz) 1. Buluşup konuşmak, konuşup sohbet etmek:
Ara sıra görüşelim. 2.
(-le) Dostluk, ahbaplık etmek:
Komşunuzla görüşüyor musunuz? 3.
(-i) Bir iş, bir konu üzerinde karşılıklı görüş ileri sürmek, müzakere etmek:
Bu sorunu daha geniş bir zamanda görüşmeli. kavuşmak (-e) 1. Ayrı kalınan, sevilen bir kimseyle bir araya gelmek, onu yeniden görmek:
"Biz 1923'te bir Mustafa Kemal'e kavuşmasaydık, gelecek zamanlara doğru yollarımızı tıkayan aşılmaz setleri yıkamazdık." -F. R. Atay. 2. Yokluğu çekilen veya çok istenen bir şeye erişmek, onu elde etmek:
"Vakitsiz kötürümleşen ruh, onun mucizesiyle ısındı, kımıldandı, doğruldu; bir sağlığa kavuşuyordu." -R. E. Ünaydın. 3. Katılmak:
"Fırat ve Dicle gibi yan yana akıyorlar, sonra birbirine kavuşuyorlar." -Y. K. Beyatlı. 4.
(nsz) Bir araya gelmek, birleşmek:
Ceketin önü kavuşmuyor. 5.
(nsz) Güneş batmak. 6. Varmak, ulaşmak.