Birisi yeni demir yolu yapmak isterse, şimdi kanun buna
müsaade etmiyor.
Someone wants to make a new railway, now the law does not allow it.
Kaynak: haberciniz.bizBiz, 'Kuzey Suriye' gibi bir oluşuma Türkiye olarak
müsaade edemeyiz.
We, the "Northern Syria, as Turkey can not let such a formation.
Kaynak: haber7.comMete Kalkavan da, 'Bu hafta maça çıkmak istiyorum,
müsaade eder misiniz?'
Mete Kalkavan, 'I want to get out of the game this week, will you excuse us? "
Kaynak: sabah.com.trSağlığı
müsaade ederse onu aramızda görmeyi çok istiyoruz.
If you would like to see between her health permitted.
Kaynak: ntvspor.netFalaka şahısların genellikle ayakları uzun bir sopa veye benzer birşeye kıpırdamasına
müsaade etmemek için bağlandıktan sonra sopa, jop
Kaynak: Falakaolarak duran bu yapı, doğum eyleminde doğum kanalının yumuşak kısmının yapısında yer alır ve bebeğin başının geçmesine
müsaade edecek kadar esner.
Kaynak: VajinaEvlendikleri gece çok sevdiği kız kardeşine veda etmek için Şehriyar'dan
müsaade ister. Bu veda esnasında kız kardeşine bir masal anlatır
Kaynak: ŞehrazadAyrıca gövdesi ve motorları uzun süreli sesten hızlı uçuşa
müsaade edebilecek özelliklerde olan uçaklara süpersonik uçaklar denir.
Kaynak: SüpersonikAmerika Birleşik Devletleri Vahşi Hayatı Koruma Programı, adaya kendi olanaklarıyla ulaşabilecek kişilerin ziyaretine
müsaade etmektedir.
Kaynak: Midway Adasısürtünme ile millerin veya aksların istenen yöndeki hareketlerine
müsaade eden, istenmeyen yönlerdeki hareketlerini de engelleyen, yataklardır.
Kaynak: Rulmanlı yatakŞartların görerek uçuşa müsait olmadığı durumlarda -pilotun lisans ve dereceleri (rating) ve uçaktaki cihazlar
müsaade ediyorsa- alet
Kaynak: Görerek uçuşYapılması gereken ülke ve dünya şartlarına göre ne iç piyasa yı tembelleştirici, ne de iç piyasayı dış piyasanın ezmesine
müsaade edici
Kaynak: Gümrük vergisiBöceğin neslinin devamı için bir kısım kozanın parçalanıp kelebeğin çıkmasına
müsaade edilir. Suni ipek kavak , göknar , söğüt gibi
Kaynak: İpek böceğiPolitik ve ekonomik boyutu vardır:
müsaade; maaş, ücret artması ve politik veya sosyal reform ile idare edilebilir. Siyasal içeriğini, bir
Kaynak: HegemonyaBüyükannesi Mişima'nın diğer erkek çocuklarıyla oynamasına
müsaade etmiyor, sadece kız kuzenleri ve bebekleriyle oynamasını istiyordu.
Kaynak: Yukio Mişimaİlkin binanın resimlerini çizdirmiş veya bugünkü adıyla projesini yaptırmış ve Maarif Nezareti 'nden
müsaade istemiştir. Gerekli izin
Kaynak: Kastamonu Abdurrahman Paşa LisesiKuzeydoğu Amerika eyaletlerinde en iyi bilen birey olarak ün kazanmış ve Harvard Koleji'ndeki kitaplığı kullanmaya
müsaade eden ilk kadın olmuştu.
Kaynak: Margaret Fuller(resmî
müsaade) almak zorundadır ATC'ye haber vermeden uçuş planındaki rota , bekleme ve yaklaşma gibi hususlarda değişiklik yapılmamalıdır.
Kaynak: Uçuş planıÖzelliği, programcının aynı zamanda wikt:impératif | emperatif ve wikt:fonksiyonel | fonksiyonel stilde program yazmasını
müsaadeKaynak: Scala (programlama dili)Mektubu okuyan Hacı Osman Ağa Mehmet' i affeder kızıyla evlenmesine
müsaade eder çapanoğlunun talimatıyla o günkü idari sistemde sancak
Kaynak: Ekinciuşağı, ŞefaatliÇoğunlukla web dizinleri, site sahiplerine sitelerini doğrudan önermeye
müsaade eder ve düzenleyiciler tarafından gözden geçirildikten
Kaynak: Web dizinive raf ömrünü uzatıcı baz kimyasalların da organik sertifikasyon firmalarının
müsaade ettiği listelerden seçilmiş olduğu bir şampuan türüdür.
Kaynak: Organik şampuanMėnulis, Aušrinė ile evlenmek ister ama Perkūnas onların evliliğine
müsaade etmez ve bu birlikteliği tüm gücüyle engellemeye çalışır.
Kaynak: Aušrinė