müzik anlamı Fr.musique
1. Birtakım duygu ve düşünceleri belli kurallar çerçevesinde uyumlu seslerle anlatma sanatı, musiki:§
"Belki biraz müzik." -
Reşat Nuri Güntekin, Yaprak Dökümü, 25. § "
Müzik durur." -Adalet Ağaoğlu, Toplu Oyunlar: II. Sınır, 254. §
"Simeranya'da her seviyeye göre okuma salonları laboratuvarlar, atelyeler, müzik, tiyatro, sinema ve spor evleri vardır." -Peyami Safa, Yalnızız, 51. §
"Bundan başka Mehmet Rauf, soluğunu Batı müziğinden alan bir melomandı." -Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Gençlik ve Edebiyat Hatıraları, 19. § "
İçerden gelen müziğin hiçte az sonra bitecekmiş gibi bir havası yoktu." -Orhan Pamuk
, Sessiz Ev, 141. § "
Bir uçta arabesk müzik, bir uçta Yeşilçam sineması, bir uçta gazino (magazin) basını!" -Attila İlhan, Aydınlar Savaşı, 11. 2. Bu biçimde düzenlenmiş seslerden oluşan eserlerin okunması veya çalınması: § "
Yani bu tanrısal öyküler ve destansı öyküler bir toplanma sırasında şiir ya da düz yazı olarak müzik ve dansla bir arada ve ayrı olarak okunursa." -Ziya Gökalp, Türk Uygarlığı Tarihi, 74. § "
İniltinin ya da müziğin son notası gibi, ta dipten şıp diye bir ses işittim." -Adalet Ağaoğlu. Gece Hayatım, 40. §
"Müzik yaparlar." -Peyami Safa, Sözde Kızlar, 28. §
"… dinleyene sağırlık verecek zannedilirse de o zamanlar kulak müzik ahengine alışmamış olduğundan bununla hoş vakit geçirilir ve eğlenilirdi." -Ahmet Rasim, Ramazan Sohbetleri, 242. §
"... orkestra âdeta beynimi kemiren gürültülü bir müziğe başlayınca..." -Yavuz Bülent Bakiler, Üsküp'ten Kosova'ya, 3. § "
Müzik Hüsrev'in sesiyle mutabakat hâlinde." -Necip Fazıl Kısakürek, Bir Adam Yaratmak, 88. §
"Müzikle yıkandı." -Buket Uzuner, Şairler Şehri, 39. § "
Türkan'la birlikte gelip giden, büyük müzik dinlemek fırsatını bulunca. " -Attila İlhan, Kurtlar Sofrası, 51.