Sözce'de sorgulama yapmak için bir kelime girin

nüktedan ne demek?

 - 2 sözlük, 2 sonuç.

Güncel Türkçe Sözlük

nüktedan anlamı
sf. esk. Nükteli: "Bu acı adam, tatlı ve nüktedandı." -Y. Z. Ortaç.

Türkçe - İngilizce

nüktedan anlamı
witty

nüktedan eş anlamlısı

ince
sf. 1. Kendi cinsinden olanlara göre, dar ve kalınlığı az olan, kalın karşıtı: İnce minare. İnce değnek. İnce kitap. 2. Zayıf: "Sarışın, kuru, ince bir kadındı." -Y. K. Beyatlı. 3. Taneleri ufak, iri karşıtı: İnce un. İnce kum. 4. Aşırı özen gerektiren, kaba karşıtı: İnce nakış. 5. Ayrıntılı: "Bugün temizlikçi geliyor. Şöyle ince bir temizliğe..." -T. Uyar. 6. Akışkanlığı çok olan, yoğun ve koyu olmayan (sıvılar). 7. Tiz (ses), pes karşıtı: "İnce bir çocuk sesinin hırçınlaştığı, ağladığı işitildi." -R. N. Güntekin. 8. Hafif, gücü az: "Hiçbir hareket bu gülüş kadar belirsiz ve ince değildir." -S. F. Abasıyanık. 9. mec. İyiden iyiye, enikonu, ayrıntılı: "Benim hasta olduğum günlerde her şey uzun uzun düşünülmüş, ince hesaplarla hazırlanmıştı." -R. N. Güntekin. 10. mec. Düşünce, duygu veya davranış bakımından insanın sevgi ve saygısını kazanan, zarif, kaba karşıtı: "Bu gülümseyişte, herkesin hemen seçemeyeceği bir ince alay gizli." -A. Ağaoğlu.
nükteci
sf. Nükte söyleyen: "Bu hazırcevap, nükteci ve biraz da tok sözlü Barba ile hemen ahbap olduk." -O. C. Kaygılı.

"nüktedan" için örnek kullanımlar

Dizide, iyi-kötü olma arasında gel-gitler yaşayan, ruh hâli değişken, anaç, otoriter, dişli, kimi zaman duygusal, kimi zaman nüktedan
Kaynak: Zeynep Eronat
Said Efendi musahiplik görevi yanı sıra dönemin en ünlü nüktedan, hanende, neyzen, griftzen, bestekar, ressam, tiyatrocu ve karagözcü
Kaynak: Musahip Said
Bir dönem milletvekilliğinin ardından, siyasi hayatını sonlandırıp, Gebze'de ticaret ile iştigal etmiş; nüktedan, hoşsohbet, yardımsever
Kaynak: Hüseyin Hüsnü Işık
Esprili ve nüktedan kişiliği ile tanınmış, anektodları Hasan Pulur ve Aydın Boysan 'ın çeşitli köşe yazıları ve kitaplarında yer almıştır
Kaynak: Tolon Tosun
Küçük bir taşra çevresine mensup olan bu genç kız kendi kendini yetiştirmiş, oldukça zeki, nüktedan ve canlı bir yapıya sahip olmuştur.
Kaynak: Gurur ve Önyargı
Çağdaşları tarafından hoşsobhet, nüktedan, mütevazı, kerim bir zat olarak tanınmıştır. Özellikle Sultan IV. Murad tarafından son derece
Kaynak: Zekeriyazade Yahya Efendi
Yıllar ilerledikçe ve nüktedan bir şekilde seslendiği “çocuklarının yemek ihtiyaçları”na istinaden, Kenyon çok çeşitli işlerde çalıştı: DJ
Kaynak: Sherillyn kenyon
Öyle nüktedan konuşurdu ki,Lafın sonunda madara ederdi Ahmet emmiyi. Ne güzel gülerdi gevrek gevrek Dobuç Hüseyin. Deli Makbule salmazdı bizi
Kaynak: Çavuş, Sungurlu
İlk başta, Howard, Tom Hanks'i daha sonra John Candy'nin oynadığı ana karakterin nüktedan kardeşi için düşünmüştü. Fakat bunun aksine,
Kaynak: Tom Hanks
Hedefleri arasında kamuyla daha nüktedan bir şekilde bağlantı kurmak vardır. Mimaride bu önceki üslupların, genellikle de aynı anda,
Kaynak: Postmodern mimari
Yıllar sonra Ahmet Kaya bir konserinde bağlama çalarken bu olaya nüktedan bir gönderme yaparak "Bağlama böyle de çalınır," der.
Kaynak: Ahmet Kaya

Yakın Kelimeler

Google Reklamları
(Tahmin etmek için bir harf girin)
Vagonmedya.com
2009-2024 © Sözce hakları saklıdır.