Dizide, iyi-kötü olma arasında gel-gitler yaşayan, ruh hâli değişken, anaç, otoriter, dişli, kimi zaman duygusal, kimi zaman
nüktedanKaynak: Zeynep EronatSaid Efendi musahiplik görevi yanı sıra dönemin en ünlü
nüktedan, hanende, neyzen, griftzen, bestekar, ressam, tiyatrocu ve karagözcü
Kaynak: Musahip SaidBir dönem milletvekilliğinin ardından, siyasi hayatını sonlandırıp, Gebze'de ticaret ile iştigal etmiş;
nüktedan, hoşsohbet, yardımsever
Kaynak: Hüseyin Hüsnü IşıkEsprili ve
nüktedan kişiliği ile tanınmış, anektodları Hasan Pulur ve Aydın Boysan 'ın çeşitli köşe yazıları ve kitaplarında yer almıştır
Kaynak: Tolon TosunKüçük bir taşra çevresine mensup olan bu genç kız kendi kendini yetiştirmiş, oldukça zeki,
nüktedan ve canlı bir yapıya sahip olmuştur.
Kaynak: Gurur ve ÖnyargıÇağdaşları tarafından hoşsobhet,
nüktedan, mütevazı, kerim bir zat olarak tanınmıştır. Özellikle Sultan IV. Murad tarafından son derece
Kaynak: Zekeriyazade Yahya EfendiYıllar ilerledikçe ve
nüktedan bir şekilde seslendiği “çocuklarının yemek ihtiyaçları”na istinaden, Kenyon çok çeşitli işlerde çalıştı: DJ
Kaynak: Sherillyn kenyonÖyle
nüktedan konuşurdu ki,Lafın sonunda madara ederdi Ahmet emmiyi. Ne güzel gülerdi gevrek gevrek Dobuç Hüseyin. Deli Makbule salmazdı bizi
Kaynak: Çavuş, Sungurluİlk başta, Howard, Tom Hanks'i daha sonra John Candy'nin oynadığı ana karakterin
nüktedan kardeşi için düşünmüştü. Fakat bunun aksine,
Kaynak: Tom HanksHedefleri arasında kamuyla daha
nüktedan bir şekilde bağlantı kurmak vardır. Mimaride bu önceki üslupların, genellikle de aynı anda,
Kaynak: Postmodern mimariYıllar sonra Ahmet Kaya bir konserinde bağlama çalarken bu olaya
nüktedan bir gönderme yaparak "Bağlama böyle de çalınır," der.
Kaynak: Ahmet Kaya