aşevi
is. (a'şevi) 1. Lokanta: "Şimdi her sokakta bir tavukçu aşevi var. Tavuğun çorbasını, söğüşünü, suyuna pilavını satıyor." -N. Hikmet. 2. Yoksullara parasız yemek yedirilen veya dağıtılan yer, aşhane. 3. Düğün, nişan vb. toplantılarda, verilecek yemekleri hazırlamak için geçici olarak mutfak gibi kullanılan yer. 4. esk. Tekkelerde yemek pişirilen yer.

mutfak
is. 1. Yemek pişirilen yer, aş damı: "Lafı döndürdüm dolaştırdım, mutfağın sırrına getirdim." -Ö. Seyfettin. 2. Yiyecekleri hazırlama sanatı: Türk mutfağı.

Örneğin; II. Bayezid 'in İstanbul 'da yaptırdığı imarette en fazla önem cami ile aşhane birimlerine verilmişti ve hastane yoktu.
Kaynak: İmaret

Külliye halinde medrese, türbe , hastane, aşhane, mektep, kütüphane, çarşı, hamam, çeşmesiyle büyük camiler yapıldı, ibadet temel alınarak
Kaynak: Cami mimarisi

yanındaki aşhane (imaret) ortadan kaldırılmış, bu arada, camiyi kuşatan ve hazireleri gölgelendiren asırlık ağaçların da bir kısmı kesilmiştir.
Kaynak: İskenderpaşa Camii (Beykoz)

Erkekler odada, kadınlar varsa başka bir odada, oda yoksa aşhane gibi yerde toplanır. Başsağlığına gelenler başınız sağ olsun, Allah
Kaynak: Molladavut, Karaçoban

camisi,imam evi,1 tane kahvehanesi,1 tane bakkalı,ve imam evinin altında cenaze,mevlüt gibi durumlarda kulanılmak üzere aşhane bulunmaktadır.
Kaynak: Yukarıalınlı, Giresun

Büyük camiler, etrafında medrese, mektep, aşhane, hastane gibi yapılarla birer imaret (külliye )dir.“ Çok sayıda küçük kubbe içeren
Kaynak: Cami

Eski Ankara evlerinde aşhane veya ayşene de denilen mutfak, evin en büyük kısmını meydana getirirdi. Mutfakta çork denilen bir ocak ve
Kaynak: Ankara (il)