organik anlamı Fr.organique
1. Organlarla ilgili, uzvi: § "
Ruhta başlayan bu hazırlık vücudun hastalanması şeklinde organik bir isyana çevrilir." -Peyami Safa, Yalnızız, 85. § "
Kadınların siyasal haklardan yoksun olması, … bu hakları organik yapıları dolayısıyla kullanamamalarından doğmuştur…" -Ziya Gökalp, Türk Uygarlığı Tarihi, 250. § "
Bir hastalık sonucu, dolayısıyla organik ölüm bölümlemesine girmesi gereken aids'ten ölüm" -Adalet Ağaoğlu, Başka Karşılaşmalar, 64. §
"Referanslar bu rahatsızlıkların organik bir nedene bağlı olmadığını yazarlar." -Buket Uzuner, Uzun Beyaz Bulut (Gelibolu), 79. § "
Frenkçe sözlerden de kaçmıyor: Organik, instink…." -Nurullah Ataç, Söyleşiler, 11. 2.
mec. Bir görevi yerine getirmekle yükümlü kuruluşla ilgili olan: § "
Eğer terimler öz Türkçe olacaksa bütün o "organik" lere "kozmogoni" lere lüzum ne?" -Peyami Safa, Osmanlıca Türkçe Uydurmaca, 43. §
"Ve Herder'in bir düşüncesini tekrarlıyor üstat: ‘Cüz'üleri birbirine eşit olan aritmetik bir bütünün ötesinde, organik bir bütün, değişikliklerden oluşan bir bütün vardır, bu bütünün ahengi, kendisini yapan bölümlerin farklılaşmalarından doğar." -Cemil Meriç, Kırk Ambar, 41. § "
…Gramsci'nin "Organik" kadın kavramı; her ikisi de aydınları toplum karşısında "sorumlu" kılıyor…" -Attila İlhan, Aydınlar Savaşı, 18. 3.
mec. Canlı, güçlü (ilişki): § "
Sosyal taazzuv organik hayatın bünyesini değil..." -Peyami Safa, Osmanlıca Türkçe Uydurmaca, 62. § "
Ne var Ömer, sonunda ben de düğünle organik bağ kurmaya başladım, diye mi şaşıyorsun." -Adalet Ağaoğlu, Bir Düğün Gecesi, 190.