orijinal anlamı Fr.original
1. Özgün: § "
Bana mahsus, çok orijinal bir şerefle seni temin ederim ki, abla, nişanlısıyla değil." -Peyami Safa, Yalnızız, 33. §
"Bunun gibi bir medeniyet zümresi dâhilinde muhtelif milletlerin her birisi orijinal bir hars yapmak üzre aralarında iş bölümü yapmışlardır." -Ziya Gökalp, Türkleşmek, İslamlaşmak, Muasırlaşmak, 39. § "
… kitabı orijinal bir eser hâline koyar." -Ziya Gökalp‘ın Neşredilmemiş Yedi Eseri ve Aile Mektupları, 62. § "
Bu bakımdan türkiye üzerine de birtakım yeni ve orijinal malumat toplamak isterdim." -Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Bir Sürgün, 163. § "
Kendi görüşleri ve ortaya koyduğu nazariyeleri ile tezin en orijinal kısmını, sağlıkça en üzgün bir insan üstüne almıştı." -Ruşen Eşref Ünaydın, Hatıralar C. IV, 39. § "
Züleyha, bu saatin orijinal zevkini hâlâ kalbinde buluyor..." -
Reşat Nuri Güntekin, Eski Hastalık, 67. § "
İstanbul Efendisinin orijinal notalarına sahipti." -Adalet Ağaoğlu, Başka Karşılaşmalar, 100. §
"Kalkandelen'deki Alaca Camiinin güzelliğine, orijinalliğine rağmen..." -Yavuz Bülent Bakiler, Üsküp'ten Kosova'ya, 90. § "
Şu ileride gördüğünüz ünlü profesör benim kürsü şefimdir ve tek formalık orijinal eseri yoktur." -Necip Fazıl Kısakürek, Aynadaki Yalan, 25. §
"4. Ömer Hayyam'dan. Orijinali şöyle: Kim demiş…" -Elif Şafak, Pinhan, 55. § "
Osmanlıca olarak Arap alfabesiyle yazılan orijinal mektup, ortasında Latin alfabesiyle Türkçesi, üçüncü sütunda da İngilicesi kaydedilmiş-ti." -Buket Uzuner, Uzun Beyaz Bulut (Gelibolu), 78. §
"Kaldı ki milli çevrenin orijinal unsurların boy atmasına elverişli olduğu da kanıtlanmış değil." -Cemil Meriç, Kırk Ambar, 42. § "
Gerçek çağdaşlık, gerçek ilerleme, onların ‘maymunluğa' soyunmak değil; uyguladıkları metodu kendi koşullarımıza uygulayıp, kimliğimize ve geçmişimize uygun, geleceğimizi güvece altına alabilen orijinal bir sentez üretebilmek!" -Attilâ İlhan, Aydınlar Savaşı, 12. § "
Seçkinler edebiyatı; hiçbir zaman kaynaksız, yani (orijinal) olamaz." -Nurullah Ataç, Dergilerde Deneme, 68. 2. Alışılagelenden daha değişik, şaşırtıcı nitelikte olan: § "
…Azeri Türkçesinde yazdığı orijinal mudhikeler bütün Avrupa lisanlarına tercüme edilmiştir." -Ziya Gökalp, Türkçülüğün Esasları, 8. § "
Onun için orijinal, hatta nadir eşyanın büyük bir manası yoktu." -Ahmet Hamdi Tanpınar, Mahur Beste, 26. § "
Ne orijinal dostların vardır, Cemal." -Nazım Hikmet Ran, Kan Konuşmaz, 70. § "
Fakat torunlarının hem babası hem de büyük babası olan orijinal adamın esrarkeşliği de, cesareti de ağabeyimde yoktur." -Peyami Safa, Yalnızız, 44. 3. Fabrikasınca yapılmış olan, taklit olmayan (araç ve gereç). 4. Otantik.