panjur anlamı Fr.abat-jour
Gereğine göre güneşi ve rüzgârı önlemeye, ışığı azaltmaya yarayan, açılır kapanır dar ve yatay tahtadan, plastikten veya metal gereçlerden yapılmış, pencereye takılan kapatma düzeneği: § "
Şehri tezyin eden ebniye-i âliyesi Paris'e bakacak gözleri olmadığından panjurlarını, hayat-ı fikriyyesinden olan tiyatrolar kapılarını kapar." -Sami Paşazade Sezai, Bütün Eserleri II, 129. § "
Binaları Arap evleri gibi şehnişinli, cumbalı panjurludur." -Ziya Gökalp, Ziya Gökalp'ın Mektupları, 41. § "
Ve dipte panjurlar aralık." -
Reşat Nuri Güntekin, Yaprak Dökümü, 19. § "
Gevşek ve kopuk bir tahtanın, bir panjur kanadının kaplamalara çarpmasından çıkan ihtinamsız devamlı sesler, uzaktan uzağa işitiliyor." -Peyami Safa, Canan, 86. §
"Panjurları kapalı bu köşkte hiçbir hayat eseri yok" -Necip Fazıl Kısakürek, Sultan Vahidüddin, 7. § "
Uşak yarı kapalı panjurları açtı." -Nazım Hikmet Ran, Kan Konuşmaz, 69. §
"İki, üç ayda bir Nevbahar Hanım'ın evine gelip, panjurları açıyor…" -Buket Uzuner, Şairler Şehri, 80.