parantez anlamı Fr.paranthèse
1.Cümle içinde geçen bir sözü metin dışı tutmak için o sözün başına ve sonuna getirilen yay biçimindeki işaret, yay ayraç: § "
... büyücek bir parantez açmaya mecburum." -Peyami Safa, Sosyalizm-Marksizm-Komünizm, 203. § "
Hemen bir parantez açılıyor, "haritalarınıza bakınız" -Adalet Ağaoğlu, Sen
türkiye'ninEn Güzel Kazasısın
, 87
. §"
İsminizin yanında da parantez içinde şu kayıt…" -Necip Fazıl Kısakürek, Aynadaki Yalan, 92. § "
Hele ikinci safhadan bu yana Çanakkale hatıralarını anlatırken ikide bir parantezler açıp sözlü hikâyelere geçtiği oluyordu." -Ruşen Eşref Ünaydın, Röportajlar II, 138. §
"Tanrı'yı, ya topyekûn agnostik bir tutum için paranteze alır, yahut düpedüz inkâr eder." -Cemil Meriç, Kırk Ambar, 95. 2. Konunun dışında kalan söz ve yazı: § "
Fakat onlar, kendilerine bir yer bulup oturacak kadar bir zaman bile geçmeden, şair bu kaba imalı Latife parantezini çoktan kapatmış, şarkısına devam etmişti." -Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Bir Sürgün, 63. §
"… Osmanlıca sözcüklerin yanlarına Türkçe karşılıklarının yazıldığı onlarca parantezle bir nota sayfası görüntüsü kazanmıştı." -Buket Uzuner, Uzun Beyaz Bulut (Gelibolu), 78.