pardesü anlamı Fr.pardessus
Pardösü: § "
Yakası çenene doğru kaldırılıp sımsıkı iliklemiş neftî renk börböri pardösünle; koyu yeşil camlı iri yol gözlüğünle; kim olduğun seçilmeden geçiyordun!" -Ruşen Eşref Ünaydın, Hatıralar III, 108. § "
Pardesüm de var, başka paltoya ihtiyacım yok." -Ziya Gökalp, Ziya Gökalp'ın Mektupları, 86. § "
Yarın bir pardesü tedarik etmeliyim." -Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Bir Sürgün, 68. § "
İçerden bir garson koştu ve Samim'in pardesüsünü aldı." -Peyami Safa, Yalnızız, 6. § "
Selda bir asma saatin altında uzun bir elbise askısına asılmış birkaç acayip şapka ve pardesü…" -
Reşat Nuri Güntekin, Yaprak Dökümü, 5. §
"… usta çıktığı günün ertesi aldığı kahverengi pardesü sırtında…" -Ahmet Rasim, Eşkâl-i Zaman, 10. §
"… el dokuması siyah uzun pardesüsünü giydi …" -Buket Uzuner, Uzun Beyaz Bulut (Gelibolu), 50. § "
Padişah, gecelik entarisinin üstüne bir pardesü geçirmiş ıstıraplarının en keskinini ilan eden gözlerle yangını seyrediyor." -Necip Fazıl Kısakürek, Sultan Vahidüddin, 206. § "
Boşver, Zeki'ye bakma sen, pehlivanlık iddiasında o Zemheri'de bile sırası gelir bakarsın; ne palto ne pardesü." -Attila İlhan, Kurtlar Sofrası, 283.