Türkçede Batı Kökenli Kelimeler Sözlüğü
piyes anlamı Fr.pièce
Oynanmak için yazılmış eser, tiyatro eseri veya oyunu, oyun: § "Çubuklu masalı gibi bu apaçık dayak ve ölüm davası masalında da efsaneli bir piyes kokusu yok mu?" -Ruşen Eşref Ünaydın, Hatıralar I, 379. § "Bir piyes yazalım." -Adalet Ağaoğlu, Göç Temizliği, 37. § "Aynı piyesin ve aynı filmin karşısında gülüp eğlenmek cinsinden münasebetler zannettiğimizden fazladır." -Ahmet Hamdi Tanpınar, Huzur, 130. § "Dekolte bir piyesin eşhasındanım." -Peyami Safa, Sözde Kızlar, 98. § "Alfred de Musset'nin iki küçük piyesini arz ediyordu..." -Sami Paşazade Sezai, Bütün Eserleri II, 150. § " ‘Siyah Süs' adlı ilk tiyatro piyesiyle ‘Aziz Katil' başlıklı bir hikâyesi basın âleminde hayli büyük bir gürültüye yol açmış." -Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Gençlik ve Edebiyat Hatıraları, 53. § "… bu surette piyesin sonuna kadar kalmaya mecbur edilerek yeniçeri zorbalığı geleneklerinden hiç olmazsa biri de uygulanmalıydı." -Ahmet Rasim, Ramazan Sohbetleri, 275. § "Acaba piyesinizin vakasıyla hususi hayatınız arasında bir yakınlık var mıdır?" -Necip Fazıl Kısakürek, Bir Adam Yaratmak, 4. § "Türk edebiyatının ilk piyesiydi Çıkmaz Sokak." -Cemil Meriç, Kırk Ambar, 301. § "Roman, tiyatro piyesi dediğinin dersten farkı olmamalıdır; yoksa faydası kalmaz." -Nurullah Ataç, Günlerin Getirdiği~Sözden Söze, 50. § "Bir piyesin son ve en dokunaklı sözünü söylermiş gibi: -Cehenneme, diyor, cehenneme ekselans."- Attila İlhan, Kurtlar Sofrası, 371.