plastik anlamı Osm. musavvir Fr. plastique
(biyoloji, kimya)

plastik anlamı
Oyuncu oynarken yumuşak, uyumlu bir hareket sırasıyla gereğine göre- gövdesini ve gövde organlarını kımıldatacaktır. Stanislavski yönteminden.

plastik, -ği anlamı
is. (l ince okunur) 1. Isı ve basınç etkisiyle biçim verilen, organik veya sentetik olarak yapılan madde: "Plastikçiler plastikleri eritip on beyaz top yaptılar." -L. Tekin. 2. sf. Bu maddeden yapılan.

plastik anlamı
isim
1) plastic
sıfat
1) plastic
2) cosmetic

plastik anlamı Fr.plastique
1. Biçim verilmeye elverişli olan: § "Plastik sanatlarda akademi geri, hatta köhnemiş bir anlayış ifade eder." -Peyami Safa, Osmanlıca-Türkçe-Uydurmaca,, 146. § "Öz vatanımda, yalnız plastik görünüşe, dış estetiğe bağlı bir turist miyim ben?" -Necip Fazıl Kısakürek, Ahşap Konak, 226. § "Ve güzelliğinin hiçbir plastik tarafı yoktur." -Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Bir Sürgün, 179. § "Kıyıya vurup kurumuş yosunlar, şişeler, plastik parçaları…" -Orhan Pamuk, Sessiz Ev, 8. 2. Organik ve sentetik olarak yapılan madde: § "Halk içinde yapılmış, ucuz ve kullanışlı şu plastik kaplar var ya, renk ve biçim zenginliğine şaşmamak mümkün değil!" -Attila İlhan, Aydınlar Savaşı, 197.3. Bu maddeden yapılan: § "Rubens'in kadınları... hafif bir şişmanlığa rağmen o plastik insanı çıldırtır." -Ahmet Hamdi Tanpınar, Sahnenin Dışındakiler, 79. § "Gider radyonun üstünde duran bir plastik vazoyu karıştırır." -Adalet Ağaoğlu, Toplu Oyunlar (Evcilik Oyunu, Tombala, Çatıdaki Çatlak), 110. § "Derken bitiverdi plastik torbanın suyu." -Elif Şafak, Mahrem, 175. § "… ellerinde bira kutularıyla dolu plastik torbalar ve sırtlarında uyku tulumlarıyla toprağı çıtırdatarak yürüyordu." -Buket Uzuner, Uzun Beyaz Bulut (Gelibolu), 296. § "Plastik kapaklı gıcır gıcır bir romanım." -Attila İlhan, Kurtlar Sofrası, 42. 4. mec. Esneklik:§ "Mahsustan değiştirdiği yürüyüşünün ağırlığı ve hantallığı vücudunun plastiğini kaybettiriyordu." -Ahmet Hamdi Tanpınar, Huzur, 45.