porselen anlamı Fr.porcelaine
1. Kaolinden yapılma, beyaz sert ve yarı saydam çömlek hamuru: § "
Odaların her biri derunundaki karyolalar tuvalet takımları döşemeler filanlar hep safi gümüş, nefis Çin porseleni ve ipektendir." -Ahmet Midhat Efendi, Hayret, 74.§ "
Sevr porseleni, Çin köşesi, İran halısı..." -Ahmet Hamdi Tanpınar, Mahur Beste, 24. § "
Fiskelenen bir porselen gibi, süngerle silinen bir mermer gibi, dişlerinin arasından geçen bir teneffüs gibi kah çınlıyor, kah haşırdıyor ve ıslık çalıyor." -Peyami Safa, Canan, 106. § "
Kütahya demetlerini Nimfenburg porselenlerinin nakışları gibi imiş övüyor." -Ruşen Eşref Ünaydın, Hatıralar III, 179. § "
Belgin, Sevr porselenlerini şu geridonun üstüne al hayatım!" -Adalet Ağaoğlu, Üç Beş Kişi, 180. §
"… Çin ve Rodos porselenleri, Venedik kristalleri…" -Elif Şafak, Pinhan, 145. 2. Bu hamurdan yapılmış: § "
Porselen plakada, yaldızlı harflerle yazılmış şu ismi okudu:" -Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Bir Sürgün, 76. §"
İçinde akarsu bile bulunmayan yalnız suratı çarpık bir konsolun üstüne porselen bir ibrikle bir leğen konulmuş olan, ibriğin arkasında küflü bir ayna sırıtan…" -Necip Fazıl Kısakürek, Aynadaki Yalan, 185. § "
Bir Çin işi porselen çay ibriği ile bir çay bardağı..." -
Reşat Nuri Güntekin, Tanrı Misafiri, 96. § "
Kalbi bir porselen vazo gibi camid bir şey farz etmek doğru mudur?" -Peyami Safa, Şimşek, 160. § "
Beyaz donuk bir porselen lambanın iyice aydınlattığı küçük ve zarif yemek odasında soğuk yemeklerden ibaret bir sofra hazırlanmıştı." -Ruşen Eşref Ünaydın, C. X, 179. § "
Pahalı çuhalar ipekli kumaşlar, halılar, porselenler gibi ziynet eşyası üzerinde çalışıyor." -Necip Fazıl Kısakürek, İhtilal, 104. §
"Bohemiya porselensiz bir masaya oturmayı kendine yakıştırmayan oğlunuz…" -Buket Uzuner, Uzun Beyaz Bulut (Gelibolu), 118. § "
Bir masaya, porselen dişlerini zengin bir sofra takımı gibi alabildiğine yaymış olan Oğuz, melankolik müziğin, iyice kudurmuş da artık ısıran alkolün etkisinde, bütün suratıyla terliyor." -Attila İlhan, Kurtlar Sofrası, 325.