Ardından müze girişini de kapsayan
prestij projesi hayata geçirilecek.
Then prestige project will be implemented, including the museum entrance.
Kaynak: haberler.comF.Bahçe'nin iddiası kalmamış,
prestij mücadelesine çıkmıştı.
F. Garden 's claim that not only had the struggle for prestige.
Kaynak: ozgurkocaeli.com.trDünya ülkeleri arasında yükselen bir
prestij elde etmiştir.
Has gained prestige in the world rising.
Kaynak: ardahanhaberi.comGrupta puanı olmayan Mersin İdman Yurdu ise
prestij karşılaşmasına çıkıyor.
Mersin is the encounter with the prestige of the group do not score.
Kaynak: maraton.com.trKüçük düşürme ya da tezlil etme kelime anlamı olarak, karşıdakini hakir görme , onun duruşunu veya
prestij ini küçümseme fiilidir.
Kaynak: Küçük düşürmeFransa'nın en
prestij li bilim ve edebiyat okulu École Normale Supérieure mezunudur. Üstün zeka lılar için olan bu okulda okumak hiç
Kaynak: Raymond BoudonÇok sık rastlanmayan bu tür bir ziyaret üniversiteye İngilizler gözünde büyük
prestij kazandırmıştır. Manchester Üniversitesi İngiltere '
Kaynak: Manchester Üniversitesiaskeri bakımdan hem şahsına hem de devletine kazandırdığı
prestij nedeniyle Türkiye ve dünya literatürünün en ünlü Anadolu Selçuklu sultanıdır.
Kaynak: I. Alâeddin KeykubadÇevrildiği yıl Akademi tarafından görmezden gelinen ve eleştirmenlerce fazla önemsenmeyen bu film yıllar geçtikçe
prestij kazanarak
Kaynak: Çöl Aslanı (film)Pink Floyd 'un eski gitaristi Syd Barrett gibi klasikleşmiş isimler tarafından kullanılmış olması ismine ayrı bir
prestij kazandırmıştır.
Kaynak: Fender TelecasterBöylece Sovyetler yeni bir teknoloji geliştirmeye gerek kalmadan dünya çapında
prestij kazanmış olacaktı. Ayrıca kadınların erkeklerle eş
Kaynak: Valentina TereşkovaDünya yaşamını kolaylaştıran ve onu kontrol eden topluluklar diğer topluluklar karşısında
prestij ve saygınlık kazanmış, onlara hükmetme
Kaynak: Elektrik tarihi