prova anlamı İt..prova
1. Bir şeyin amacına uygun, istenilen düzeyde olup olmadığını anlamak için yapılan deneme: § "
Bade'z-zuhr provalar icrası için tiyatroya gitmek lazım gelerek muayyen olan arabacı geldiği hâlde..." -Ahmet Midhat Efendi, Hayret, 312. § "
Sabahtan beri prova yaptık!" -Ahmet Hamdi Tanpınar, Saatleri
ayarlama Enstitüsü, 292. § "
Er geç başımıza gelecek şeyin provası." -
Reşat Nuri Güntekin, Tanrı Dağı Ziyafeti, 182. § "
Bir piyes provası mı?" -Peyami Safa, Sosyalizm-Marksizm-Komünizm, 132. §
"Sonra onların dile mal edildiği gibi edilmek ihtimali hatıra gelmektedir ki provaları meydanda." -Ahmet Rasim, Muharrir Bu Ya, 194. §
"Âdeta ihtilalin provasını yaptılar." -Necip Fazıl Kısakürek, İhtilal, 298. §
"İkisi de şimdi ve yeniden uyumayacaklarını bilecek denli şık yaşadılar bu gecenin provalarını oysa." -Buket Uzuner, Şairler Şehri, 90.
"Küçük bey tutturmuş, yok provalara gelmiyormuşsun, yok rolümü ezberleyemiyormuşum zart zurt." -Attila İlhan, Kurtlar Sofrası, 248. 2. Bir giysiye son biçimini vermeden önce giysiyi giyecek kişinin üzerinde yapılan düzeltme: § "
Prova evvelce işaret edilmiş olduğundan madam o zaman tarif etmiş olduğu tezyinatın icra edilip edilmediklerini görülmek için bir muayeneye ihtiyaç vardı." -Ahmet Midhat Efendi, Mesail-i Muğlaka, 318. § "
... Tamir ettiği bir redingotu prova ederken, yine birisi aralıktan içeriye girdi." -Ruşen Eşref Ünaydın, C. 9, 183. § "
…mutlak kamçılayıcı olması gereken söylevini prova ediyor." -Adalet Ağaoğlu, Göç Temizliği, 74. § "
Kısmet "sen kolları teyelle, ben provasını yaparım" dedi." -Adalet Ağaoğlu, Üç Beş Kişi, 87. § "
…sözgelişi, terzisine bir takım elbise ısmarlıyor, prova filan, istediği hazır…" -Attila İlhan, Aydınlar Savaşı, 140. 3. Yazar veya düzeltmen tarafından üstünde düzeltmeler yapılan basılı metin.