radikal anlamı İng. radical
Bir veya daha fazla ortaklanmamış elektrona sahip atom veya moleküller, serbest radikal.

radikal anlamı İng. radical
Köklü, nedene yönelik, herhangi bir hastalığın kaynağına, nedenine yönelik girişim.

radikal anlamı İng. radical
Çiftlenmemiş bir elektrona sahip atom veya atom grubu, serbest radikal.

radikal anlamı
sf. (l ince okunur) 1. Kökten: Radikal hareket. 2. Köktenci: "Gelenekçiler için her ev temizliği bir, radikaller içinse biriciktir." -E. Şafak.

radikal anlamı İng. radical Osm. cezir Alm. Radical Fr. radical
Çok kısa ömürlü olup başka taneciklerl ya da moleküllerle hızla tepkime veren ve tek sayıda elektron bulunduran atom ya da molekül.

radikal anlamı
isim
1) radical
2) Jacobin
sıfat
1) radical
2) sweeping
3) root-and-branch
kısaltma
1) rad

radikal anlamı Fr.radical
1. Köklü, kesin, kökten: § "Yazarımız radikal bir feminist olabilir..." -Adalet Ağaoğlu, Geçerken, 56. § " ‘radikallik', ‘muhafazakarlık', ‘liberallik', ‘laiklik' gibi her çeşit safhalar bu inkılapta da işitilip görülmüş şeylerdendir." -Ahmet Rasim, Muharrir Bu Ya, 44. § "Mustafa Kemal hareketi, radikal bir demokrasi hareketiydi." -Attila İlhan, Aydınlar Savaşı, 23. 2. Köktenci: § "Bu suretle bazı filosofların istediği radikal bir monizmden uzaklaşmış oluruz -Ziya Gökalp, Terbiyenin Sosyal ve Kültürel Temelleri, 41. § "Hatta radikal değil, jakobon." -Nazım Hikmet Ran, Kan Konuşmaz, 262. § "…kendilerini iyi kötü sosyalist sanan, radikal halkçı rejimler, işin güzelliği nerede dersiniz, …-Attila İlhan, Batının Deli Gömleği, 170.